Bugün aslında size çok güzel bir çalışmadan söz edecektim.
Büyükşehir Belediyesi'nin önderliğinde, ildeki tüm kamu kurum ve kuruluşlarını aynı amaç doğrultusunda bir araya getiren "Balıkesir Büyük Aile Oluyor" projesinin bende bıraktığı izleri paylaşacaktım. 
Öylesine güzel bir çalışmaydı ki, insanlara yaşadıkları şehri sevdirdi, benimsetti, aidiyet hissi yarattı
Balıkesir ilçeleri arasında ayrılıktan-gayrılıktan medet umanları ve bundan beslenenleri tarihin çöplüğüne attı!
Balıkesirlilik bilincinin oluşması yolunda sağlam temeller atıldı. 
İşin özeti son cümle de olsa, "Balıkesir Büyük Aile Oluyor" projesini detaylı olarak paylaşmakta, tarihe not bırakmakta fayda var diye düşünürken ben, 
Çok sevdiğim gönül ve dava adamı, ülke sevdalısı Gafur İnan kardeşimin telefonuyla konuyu değiştirmeye karar verdim.

***
Türkiye üzerine oynanan oyun üzerine görüşlerini paylaşmak istiyordu.
"Abi facedeki yazdıklarımı bir oku. Sonrasında görüşelim" diyordu .
İlk fırsat bulduğumda okudum ve kutladım Gafur'u. 
Ülkemiz ve milletimizin geleceği adına önemli gördüğüm bu konuya öncelik vermezseydim eğer, 
Geleceğe karşı görevini yapmamış olur, kendimi suçlu hisseder idim.
Yazdıklarını aşağıda paylaşacağım Gafur'u, sizlere kısaca tanıtayım önce.
Gafur'u tanıdığımda çok küçüktü. Aynı apartmanda kapı komşularıydık. Eskilerde komşuluk nasıldı bilirsiniz!
Temiz, tertemiz.. İçiyle dışı bir olan insandır. Mümindir..
AK Partilidir Gafur. Öyle böyle değil, en hasındandır hemi de.
Refah Partisi'nden bu yana, yönetimlerde görev verilse de, verilmesede, dava adına canla başla çalışan, gecesini-gündüzüne katan Balıkesir'deki ender isimlerden biridir.
Tanısanız sizde çok seveceksiniz İnan'ı..
Okuyalım, bakın neler diyor işte bu Gafur:

***
Tarih sanki tekerrür ediyor. 
100 sene önce bu günlerde Osmanlı, 1.Dünya savaşında yedi düvele karşı savaşıyordu. İngilizi, Fransızı, Rusyası, Yunanı yeni dünyalısı bir olmuştu.. Doğuda ise bugünün PKK uşaklarının ataları ermeni çeteler vardı.
Millet yeniden var oluş mücadelesi veriyordu. 
Cennet mekan Sultan Abdülhamit Han, dışarıdaki düşmanla mücadele ederken içerdekilerle ayrı bir mücadele veriyordu. 
M. Akif, Bediuzzaman Saidi Nursi,  Hasan Basri Çantaylar da Sultan Abdülhamit Han karşıtı cephede idi.
Belki bu zatlar iyi niyetle şer cephesine katılmış idiler.
Sonuç, 600 yıllık koca bir Osmanlı cihan devleti yıkıldı. Bir avuç toprağa mahkum kaldık. 
Sonraki pişmanlıklar fayda etmedi.
Ayrıca Sultan Abdülhamit Han karşıtı cephede yer alan binlerce din alimi insan istiklal mahkemelerinde katledildi
Mehmet Akif sürgün hayatı yaşadı. Türkiye'ye döndüğünde yoksulluk içinde vefat etti. Merhumun cenazesini örtecek bir örtüyü bayrağı bile çok gördüler. Yine ona bayrağı Sultan Abdülhamit Han torunları gençler bulup tekbir sesleriyle arşı titretip defnettiler. 
Bediuzzaman Saidi Nursi ise hayatını CHP zülmünde hapishane köşelerinde geçirdi.
Rabbim bu iki evliya insana Abdülhamit Han'a yaptıklarının çilesini hayatları boyunca kefaret olsun diye ödetti. 
100 sene sonra bügün ülkem adeta düşman işgali altında! 
İngilizi Amerikalısı Fransızı Rusyası yedi düveli bir olmuş!
Doğuda bu sefer ermeni dönmeleri PKK itleri. Suriye'de ise o günün Lawrence'si, bugünün DEAŞ'ı.  İçeride ise günümüz Abdülhamit Hani Tayyip Erdoğan'ı düşürmek isteyen cemaat. Aynı zamanda cemaatin oyuncağı olmuş sözde bazı parti büyüklerimiz!. 
Ne kadar benzerlikler o günler ile bugün arasında.
Ama bu sefer 100 yıl önceki gibi olmayacak. 
Tarih tersinden tekerrür edecek
Ey milletimiz yeni bir kurtuluş mücadelesi başlıyor. 
Mayıs'ın 22'sindeki kongreyle birlikte, yeniden Büyük Türkiye kurulacak İnşaallah. 
Önümüzdeki yüzyıl müslüman Türklerin dünyaya damgasını vurduğu, dünyaya adeleti hakim kıldığı yüzyıl olacak.
Şimdiden yeniden doğuş kutlu olsun. 
Büyük Başkan Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığın kutlu olsun.
Cennet Mekan Sultan Abdülhamit han ruhun şad olsun.

***
Gafur kardeşimin bu yazısının altında imza atmayacak Türkiye sevdalısı var mıdır bilemem, ama varsa da tarih onları unutmayacak.
Neden mi?
Bakın 100 yıl önce 
Maliye iflas etmiş, yıllık enflasyon %300'lere ulaşmıştı.
Ülke tamamen dışa bağımlı ve cari harcamaları dahi karşılayamayacak durumdaydı.
Aynı içler acısı durumla 14 yıl öncesi de karşı karşıya bırakıldık. 
Ülkenin başbakanı IMF kapılarında el-avuç açan dilenci konumuna düşürüldü. 
Başımız öne eğikti.
Emperyalist güçler topla-tüfekle değil, ama ekonomiyle esir almıştı ülkemizi
Ama ne oldu?
Kuva-yi Milliye hareketine benzer bir kutsal yolculuğun sonucunda Millet uyandı. Türkiye küllerinden yeniden doğdu.
Nereden nereye geldiğimizi söylemeye gerek yok.
Kısacası; 
Dünya üzerinde hemen hiçbir imparatorluğa nasip olmayacak şekilde 610 sene dünyayı adaletle yöneten Osmanlı'nın torunları, Türkiye'nin büyük kurtuluş mücadelesini içeride ve dışarıda başlattı.
Gafur İnan kardeşimin de müjdesini verdiği gibi; sıra Güçlü ve Yeni Türkiye'nin temeline son harcı atmaya geldi.
Hem Balıkesir, hem de Türkiye Büyük Aile Oluyor!
.....