BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ı ağırlıyoruz bugün.
Kuva-yi Milliye alanında halkla kucaklaşacak Erdoğan, ardından 10 numaralı il'de, 10 hizmet alanında, 38 tesis, 946 projenin açılış kurdelasını kesecek.
Kahramanmaraş'ta açıkladığı "Büyükşehir" müjdesini bu kez on binlerin önünde tekrarlayıp, "sözümüz söz" diyecek. (Bende Başbakan’dan bir söz vermesini isteyeceğim bugün.. Ne olduğunu yazımın sonunda aktaracağım.)
Büyükşehir olmanın avantajlarını ve sağlayacağı katkıların neler olacağını paylaştık sizinle.
Son 7-8 yılda çehresi değişen, gelişen Balıkesir, 'Büyükşehir' statüsüne kavuştuğunda, 2023'ü, yani Cumhuriyetimizin 100. yılına ulaşmadan plakası gibi 10 NUMARA İL olmasını sağlayacak kazanımları elde edecek.
Kimileri, "seçim vaadine malzeme" dese de, ben bunun böyle olmadığına ve Balıkesir'in, 2014 yılında yapılacak yerel seçimlerde, 250 bin nüfuslu kentin yönetimini değil, 1 milyon 153 bin nüfusa hitap edecek "Büyükşehir Belediye Başkanı"nı seçeceğine inanıyorum.
Çünkü Balıkesir, yıllardır Büyükşehir olmayı hakeden bir il.
Yaradanım hertürlü güzelliği bahşetmiş.
Ege ve Marmara'ya kıyısı olan tek il.
Yeraltı ve yerüstü güzellikleriyle zenginliklerini anlatmama gerek yok.
Balıkesir ve Balıkesirliler hariç herkes biliyor bu özelliğini, güzelliğini.
25 ilden büyük ilçesi var Balıkesir'in.
Avrupa'ya açılan kapısı olan ender illerden biriyiz.
Ulaşım sorununu hemen hemen çözmüş,
Demiryolu ve Denizyolu ulaşımında iyi konumda bulunan,
Hava ulaşımında ise iki havaalanına sahip büyük bir iliz..
Merkezi, körfezi ve marmarasıyla
Cennet gibiyiz adeta.
Balıkesir ve Balıkesirler olarak bunu göremezken,
Yaşadığımız yörenin değerini bilemezken,
Gelişmesi noktasında ortak hareket edebilme becerisini gösteremezken,
Ecnebileri de dahil, bizim dışımızdakiler sahip olduğumuz değerlere gıptayla bakıp kıskanıyor.
Bu cennet gibi cofğrafyada yaşayanlar ise,
Leyleğin ömrü laklakla geçer misali "ah" ve "vah"larla nankörlük edip yaşadığımız bölgeye
Gözlerden sel boşalırcasına ağlayıp ağıt yakıyoruz.
En tepedekinden en alttakine kadar herkes ağlıyor..
Çünkü Balıkesir'in kaderi bu..
Bunun temelinde yatan ise şu:
Balıkesirli birbirini sevmiyor.
Balıkesirli ortak hareket edemiyor.
Balıkesirli Balıkesirli'nin bir yerlere gelmesinden rahatsızlık duyuyor.
Balıkesirli Balıkesir'de kendinden büyük görmek istemiyor.
Balıkesirli haketmediği bir yaklaşım karşısında "ne yapalım kader böyleymiş" diyerek boynunu büküyor.
Peki eksiklik nerede denilirse,
Benim yanıtım şu olur:
"Sevgisizlik", "Güvensizlik", “Aşağılık kompleksine kapılma”
Ne olur..
Kendine güven artık Balıkesir.
Gözünü aç, yapılanları bir gör.
Nereden nereye gelmişiz artık farkına var.
Gözlerine perde inmişse bile, Balıkesir dışına çıktığında karşılaştığın insanlara bir sor bakalım;
"Oradan baktığında Balıkesir'i nasıl görüyorsun?" diye.
Duyduklarınıza inanmak istemiyeceksiniz belki ilk an..
İnanın ki; Balıkesirli olmayanlar, Balıkesir ilini çok farklı görüyor.
Türkiye'nin hemen hemen her iline gittim.
Hele hele son birkaç yıldır gittiğim her ilde
Balıkesir'den geldiğimizi öğrenen herkes;
"Vallahi cennet gibi yerde yaşıyorsunuz" cümlelerini işittim.
Çok değil, 8-10 yıl öncesine kadar yaşadığım kent için "büyük kasaba" yakıştırmalarını bende yapardım.
Çünkü haklı nedenlerim vardı.
Kentin merkezi bile yazın tozdan-topraktan, kışın çamurdan geçilmiyordu.
Yolları köstebek yuvası gibiydi.
İster Bursa, ister İzmir, isterse Edremit yönünden kente giriş yaptığınızda karşılaştığınız manzara bir kente, bir il'e yakışır görünümde değildi.
Şehirlerarası otobüs terminalı kentin göbeğinde kalmış, geceleri akşamcıların takıldığı mezbelelik bir mekandı adeta.
Temellerine ilk harcın 1974 yılında atıldığı Organize Sanayi Bölgesi'nde tek bir baca tütmediği gibi, borç batağındaydı.
Üniversitesi ödenek yetersizliğinden gelişim gösteremiyordu.
En kötüsü, kangrenden daha kötü bir tabloyu ulaşım oluşturuyordu.
Doğu bölgesinin yollarından berbattı, karayollarımız. İster otobüsle, isterse kendi aracımızla şehirlerarası yolculuğa çıkmak işkence gibiydi.
İzmir ile Bursa arasına sıkışıp kalmış, kamu yatırımlarından nasibini alamamış ve kaderine razı olmuş konumdaydık sanki.
Az mı manşetler atmamıştık;
"Ne olacak bu Balıkesir'in hali?" diye.
Başbakanlar, bakanlar Balıkesir'i ziyarete gelirken;
Yarım kalan işlerin bitirilmesini içeren gazete manşetleri atılır, bu yayınlar devlet erkanına sunulur; "Artık bu çileler bitsin" denilirdi.
Birde bugünkü tabloya bakın.
Hangisini sorun olarak konuşuyoruz, yazıp çizerek dillendiriyoruz.
OSB'yi mi, Üniversiteyi mi, Susurluk, Bandırma, İzmir, Bursa karayollarını mı?
En son özellikle yaz aylarında günde ortalama 30-40 bin aracın kullandığı körfez yolunu konuşuyorduk.
Onun da yapımına başlandı. Dursunbey yolu bile duble oluyor!
Medeniyetin göstergesi sayılan ulaşımda kısa sayılabilecek bir zaman diliminde inanılmazı imkansız mesafe katedip çağ atladı denilse abartı sayılmamalı, görülmemeli.
İşte bugün bir Başbakan daha geliyor Balıkesir'e.
Çok merak ediyorum, gazete manşetleri nasıl çıkacak?
Acaba tek bir gazetede "Balıkesir ilinin şu sorununun çözümünü istiyoruz Başbakan" diye tek satır yer alacak mı?
Bugün sabah ilk işim ona bakmak olacak!
Yine çok merak ediyorum, Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Esnaf veya Ziraat Odaları'nın başkanları, temsilcileri, iktidar veya muhalefet milletvekilleri ya da Balıkesir ilinin en üst düzey yöneticisi, dolasıyla sorunları en iyi tesbit mevkiinde bulunan sayın Vali, acaba ne istekte bulunacak sayın Başbakan'dan?.
"Yolumuz yarım kaldı", "Havaalanımız var ama, şu şu eksiklikleri var", "Üniversitemizde işler yürümüyor", "OSB'de sıkıntı yaşıyoruz", "Okullarımız yetersiz", "Köylerimizin yolu, suyu yok" vb. sorunları aktarıp, çözümü noktasında sayın Başbakan'da yardım, destek, ilgi isteyecek mi acaba Balıkesir için?
Çok merak ediyorum vallahi.
Bugün özellikle bunu takip edeceğim.
Bakalım Balıkesir adına ne isteyecekler?
Göreceğiz hepbirlikte.
Sahi bugün Başbakan Balıkesir'de..
Ne isteyelim?
Siz bunu düşünedurun..
Ben kendi isteğimi bu satırlar aracılığıyla aktarayım
Sayın Başkabakan,
Biliyorsunuz ki, Balıkesir, etiyle, sütüyle, yumurtasıyla, zeytiniyle Türkiye'yi doyuran bir il.
Tarım ve hayvancılık alanında önemli teşvik ve desteklemeler yapıldığını da biliyorum.
2010 yılı rakamlarının hiçte küçümsenmiyecek boyutta olduğuna da öğrendim.
Sizden tek birşey istiyorum sayın Başbakan..
Tekel oluşturup, sütü sudan ucuza almayı sürdürenlerin süt üreticelerimizin 'SÜTÜ'nü emmelerine lütfen izin vermeyin.
10 NUMARALI İL'E HOŞGELDİNİZ diyerek SÜTÇÜLERİMİZE ANALARININ AK SÜTÜ GİBİ HELAL ANLAMINA GELECEK MÜJDEYİ BEKLİYORUZ SİZDEN sayın Başbakanım..