"Ben de Acun Ilıcalı gibi dünyadaki sahilleri, karnavalları, festivalleri gezebilirdim.

Böyle bir imkanım vardı ve bunu Acun'dan da daha iyi yapabilirdim, ama o zaman kendime ihanet etmiş olurdum.

Bazıları bana hep, "Anadolu'daki son sümüklü çocuğu görene kadar gezecek misin" dediler.

Oysa o sümüklü çocuklar bizim geleceğimizdi. Asıl o çocuklara eğilmemiz, o çocuklara sahip çıkmamız gerekirdi..."

diyerek not düşen Tayfun Talipoğlu, benimle yaşıttı ve vefat edeli 4 yıl oldu.

*

İyi bir gazeteci ve televizyon yapımcısıydı.

Yaşamı boyu toplumun her kesiminin ilgiyle izlediği programlara imzasını attı.

Gördüğünüz fotoğrafı meslektaşım Yılmaz Uzun gönderdi geçenlerde.

tv8 için yaptığı, çekimleriyse Balıkesir Zağanos Paşa Camii önünde gerçekleşen programına konuk almıştı bizleri.

Sanırım 2008 yılıydı.

Dönemin Ticaret Borsası Başkanı Faruk Kula, Ziraat Odası Başkanı Sami Sözat, İl Genel Meclisi Başkanı Mehmet Akif Okur, Yılmaz ve ben Balıkesir'i konuşup, Türkiye gündemine taşımıştık.

O günden bu yana o kareden Tayfun Talipoğlu ile birlikte 2 ismin daha bu dünyadaki "yol hikayesi" bitti.

Bizimkisiyse yazılan ve yazılmayan hikayeleriyle

Tayfun kardeşimizinkine benzer şekilde devam ediyor.

*

Fotoğraf karesini şundan paylaştım.

"Ben de Acun Ilıcalı gibi dünyadaki sahilleri, karnavalları, festivalleri gezebilirdim." demişti ya Tayfun..

Eğer

gezseydi

topluma hiç bir şey kazandırmayan,

aksine

kültürel yozlaşmaya vesile olan

televole gençliği yaratan,

tüketime özendiren

ve daha da önemlisi

bir nesli geçmişinden koparan

programlara imzasını atsaydı meslektaşımız Talipoğlu,

üç kez kalp krizi geçirmez,

bizi ekranlarına konuk ettiği tv8'in

Acun'dan önce sahibi olabilirdi belki de!

*

Tayfun'un yol hikayesi aslında "karınca" misali!

Karıncaya sormuşlar "nereye gidiyorsun ?" diye...

"Sevdiğimin yanına" demiş Karınca.

"Bu ayaklarla varamazsın ki !" demişler...

Karınca da "olsun, varamazsam da yolunda ölürüm" demiş. 

Neyse...

Bizimkisi de bu hesap galiba.

....

Anısına saygıyla...