Sizlerin de görmenizi, okumanızı istediğim aşağıdaki yazıyı ve görseli bizim gazeteci arkadaşlardan biri paylaşmış.
Düşüncelerimi sizlere aktarmadan önce o paylaşımdaki "90'lı Yılların Mahalle Maçları Kuralları"nı sırayla okuyalım:
★
1. İyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilirdi.
2. Maçlar minyatür kalede oyn...anıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.
3. Maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.
4. Hava kararınca, ezan okununca, anne-baba çağırınca maç biterdi.
5. Üç korner bir penaltıydı.
6. Topu patlatan parasını öder, patlak top ikiye kesilip kafaya takılırdı.
7. `Frikiklerde açıl biraz` denince `Burası Ali Sami Yen mi` şeklinde cevap verilirdi.
8. Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.
9. Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe `Açılsana 3 kere sektirdim` derdi, rakip açılırdı; efendilik vardı.
10. Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse herkes `işe işe!` diye bağırırdı.
11. Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.
12. Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip kınanırdı.
13. Tanju, Rıdvan, Metin, Ali, Feyyaz, Hagi, Hakan, Hami gibi dönemin popüler futbolcularının adı alınırdı.
14. Topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer, istemediği kişileri topuyla oynatmazdı.
15. Klişe laflar vardı: "At bakayim abinin kıllı göğsüne!"
16. Elin avantajı olmazdı.
17. Bel üstü gol sayılmazdı.
18. Taçtan kendi önüne atıp başlatılınca, taç değişirdi.
19. Maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı.
20. Maçlarda eğer iddia varsa ödüller genel olarak Algida Max, eskimo, meybuz, 2,5 litrelik kola vb. ürünlerden oluşurdu
★
Şimdi gelelim benim söyleyeceklerime..
Boş arsa üzerine kurulan kaleyi (ki bizim çocukluğumuzda iki taş arasıydı), çıplak ayaklı veya lastik pabuçlu çocuklarımızı gördüğümde, şimdiki Pazar Pazarı'nın kurulduğu, Vergi Dairesinin oradan başlayıp TMO silolarına kadar uzanan devasa alan geldi gözlerimin önüne..
Kıran kırana, nefes nefese mahalle maçları oynanırdı.
Muhtarlık turnuva düzenlerdi. Kupayı kazanmak için, ayrık otları üzerinde hünerlerini sergilerdi gençlerr. Ne futbolcular çıktı o sahadan!
İsmet Barboroslar, Alihikmet Suakarlar, Agora İsmetler, Komando Müminler, Refikler, Canlar, Günaylar, Tuncaylar, Boyacı Güngörler, İsmailler, Mustafalar, Rahmiler ile diğer abiler, arkadaşlar, kardeşler canlandı hafızamda...
★
O zamanlar
Cemil Turanlar, Selçuk Yulalar..
Zekeriya Alpler, Tuğrul Çakırlar..
Yasin Özdenaklar, Çilli Mehmetler vardı..
Jilet Kazımlar, Özer Umdular,
Kaptan Fuatlar, Deli Nezihiler vardı.
Arap Velile, Küçük Veliler vardı.
Ayı İhsanlar, Kocapabuç Nevzatlar vardı..
Vardı da vardı...
★
Her şeyden önemlisi mertlik vardı.
Arkadaşlık vardı.
Dostluk vardı.
Delikanlılık vardı.
Forma aşkı vardı.
Bir dahaki turda güçlü rakiple karşılaşmama adına, kofti takımlara yatmak yerine, ne pahasına olursa olsun kazanmak arzusu vardı.
Vardı da vardı...
bir tek
Para-pul yoktu!
Dolar avro hiç yoktu!!!
Her şeyden önemlisi bizim şahrin markası Balıkesirspor'un şanlı formasını giyip maça çıkan 11 yiğitten en az 5-6'sı Balıkesir çocuğuydu. Hemen hepsi semt sahalarında filizlenip çiçek açan, meyve veren çocuklardı.
Vardı dedim ya...
İşte vakitler Ateşspor vardı, Bağlarspor vardı, Altayspor vardı.
Esnafspor, Vicdaniyespor, Başakspor, Anafartalarspor vardı.
Karesi Pamuklu Dokuma, Demirspor, Çimentospor, Yeşillispor vardı...
Hemen her mahallenin amatör kümede mücedele eden bir futbol takımı, dahası basketbol, voleybol takımı vardı..
Vardı da vardı...
★
Peki şimdi 'hangi semtin takımı var' diye sormuyorum sana.
Sadece "yok olan ne" onu söyle!
"Her şey var, duygu yok" karşılığını verebilirsin pek âlâ.
Lakin çocuklarımızın mahalle maçı oynayacakları, aynı sokağın havasını soludukları arkadaşlarını tanıyabilecekleri alan namevcut. Bunu iyi bilesin!
"Olsa sanki, evlatlarını sokağa gönderecek ana-baba var mı ki" diye sakın sorma!
Beton üzerinde, daracık sokaklarda, cami avlularında futbol oynayan çocukları, enerjisini atmak için tuzaklara düşen körpecik evlatları hiç mi görmezsiniz!
Sizi bilmem, ama ben gördükçe içimin cız ettiğini biliyorum.
★
"Ne mi var" dersen;
Sen var olanları biliyorsun zaten!
İstersen minik bir ip uçu vereyim:
Balıkesirspor'un dünü ile bugününe bak, çok net görürsün 70'ler 80'ler ile milenyum çağı dedikleri 2000'ler arasındaki farkı...
Selametle...