Bilim insanları, şimdilik koronavirüsün yüzde yüz yerli Çin malı olduğunu düşünüyor. Hatta ABD Başkanı Trump da ısrarla “Çin Virüsü” ifadesini kullanıyor ancak memleketteki bazı kafalar var ki bunu “yerli malı, yurdun malı” mesabesine indirme derdindeler!
Koronavirüsün aniden ülke sathında yayılma ivmesini sadece ve ısrarla umreden dönenlere yıkmalarını, laf arasına koydukları cümlelerinde İslam dini sanki bilime karşıymış gibi tuhaf kıyaslamalar içine girilmesini hayretle ve ibretle takip ediyoruz.
Sık sık cami ve hastane, imam ve doktor kıyaslamalarının, ilgili kurumlara ayrılan bütçe istatistiklerini vermelerinin altında yatan yegâne amil ise bilinçaltlarındaki İslam dinine olan menfi yaklaşımları yatmaktadır.
Şehir Hastaneleri için yedi/yirmi dört tezviratta bulunan bu kesim, şimdi sus pus oldu! Türkiye’nin son yıllarda gerek özelde teşvik ettiği gerekse kamudaki Şehir, Üniversite ve Devlet Hastaneleri stokuyla dünyanın hatırı sayılır ülkesi hâline geldiğini ise görmezden geliyorlar.
Mesela bunlara batıdaki kilise ve hastane sayısını sorsanız kafalarını kumlara gömerler! Bu musibetin nedenini İslam dinine yıkmalarına az kaldı! Oysa ABD basını bakınız İslam dininin bulaşıcı hastalıklara ve bilime yaklaşımını Sevgili Peygamberimizin bir hadis-i şerifi üzerinden verdi. Geçtiğimiz gün Türkiye gazetesindeki haber şöyleydi:
“ABD’li Newsweek dergisi Hazreti Muhammed’in (sallallahü aleyhi vesellem) salgınlarla ilgili hadisini örnek gösterdi.
Peygamber Efendimizin (Bir yerde veba salgını çıktığını duyarsanız oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde veba hastalığı çıkarsa o bölgeden de ayrılmayınız) hadisinin yer verildiği yazıda aynı zamanda (Bulaşıcı hastalığı olanlar sağlıklı olanlardan uzak tutulmalıdır) sözleri yer aldı. Hazreti Muhammed’in (sallallahü aleyhi vesellem) hastalıklara karşı insanlara tıbbi tedavi ve ilaç almayı tavsiye ettiği ifade edilen metinde (İnsanlar, tedavi olunuz. Çünkü Allah şifasını vermediği hiçbir hastalık yaratmamıştır) hadisi örnek verildi.”
Türk İslam âlimlerinin bilime yaklaşımı hususunda hiçbir şey bilmeyen, ya da görmezden gelen bu virüslü kafaların sık sık bilim ve İslam arasında mesafe varmış kabilinden imalarda ve yorumlarda bulunmasını esefle seyrediyoruz!
Batılı bilim çevrelerinin “Hâkimi Tıp” yani “Hekimlerin piri ve hükümdarı” olarak tanımladıkları İbn-i Sina’nın (Avicenna) tam bin yıl önce yazmış olduğu “El-Kanun es-Sağir fi’t-Tıbb” adlı eserinde bugün bile geçerliliğini koruyan bilgiler vardır! Büyük bilginin tavsiyeleri üzerine İslam ülkeleri, vebadan kurtulur. Veba salgını üzerine tam bin yıl önce şu tavsiyelerde bulunur:
“-Ey İnsanlar, vebadan korkmayın!
-Veba insandan insana bulaşıyor…
-Her şeye yapışıyor, kıllara, tozlara, rüzgârın esmesiyle bile bulaşıyor!
-İnsanlar bir araya gelmemelidir!
-Çarşılar, pazarlar ve camiler bir süreliğine kapalı tutulmalı…
-Herkes ibadetini evinde yapsın!
-Çarşıyı derhal boşaltın…
-Parayı sirkeli suya bastırın!
-Kim bir hastaya bakıyorsa, sirkeye batırılmış bir pamukla burun delikleri kapansın…
-Ağzında pelin (yavşan otu) onu muhafaza etsin! (Yavşan otu, Türkistan coğrafyasının önemli bir bitkisi olup, ateş düşürmede ve enfeksiyonlarda faydalıdır.)
-Evinizde oturun eğlenin, evinizde dinlenin, veba eğlenceden kaçıyor! (Burada hâletiruhiyenin iyi olmasının, hastalıkları yenmedeki önemi anlatılıyor… şimdilerde de doktorlar, moral bozukluğunun imnün sistemi çökerttiğini söylüyorlar!)
-Bir hastadan yüz sıhhatli insana bulaşıyor…
-Camilerden dağılın!..”
Bin yıldan bu yana ne değişti? Bulaşıcı hastalıklarda işte neredeyse aynı tavsiyeler! Hasılı bütün bunları görmezden gelen virüslü kafalara bizim bir çaremiz yok!
Hiçbir ilaç da fayda etmez zaten...