ÜVEY EVLAT..

Ülkemizde sıklıkla duyarız bu cümleyi.

Balıkesir için de çok sık kullanılmıştır.

Devlet yatırımlarından geçmişte hakkettiği payı alamadığı gerekçesiyle muhalefet temsilcileri kalkar; "Balıkesir'e üvey evlat muamelesi yapılıyor" derlerdi.

Esnafından işadamına, spor dünyasından yerel basınına kadar her kesimin temsilcileri sık sık telaffuz eder 'üvey evlat' cümlesini.

Horlandıklarını, haksızlığa uğradıklarını, camialarına karşı gereken ilginin gösterilmediğinden yakınırlar.

Hâlâ "üvey evlat muamelesi görüyoruz" diye haykıran, mesajlar veren çok sayıda kişi ve kuruluş var.

Yıllar yılıdır medya dünyasının içerisindeyim.

Binlerce toplantıya katıldım, binlerce kişiyle haber amaçlı olarak görüştüm.

İçerisinde "üvey evlat" cümlesinin yeraldığı haberlerimin sayısı sorulsa, sanırım binlerle ifade edilebilir.

***

Geçen süreçte gördüm ki;

Ne esnaf can çekişiyor, ne iş dünyası, ne de yerel medya.

Ne küçük esnaf 'üvey evlat' gibi görülüyor, ne de Anadolu kentleri..

Hani; "her yaşanılan gün yeni bir tecrübe" denilir ya.

Gerçekten de öyle.

Bakıyorum bir düne, bir bugüne.

"Üvey evlat gibiyiz" ve "Can çekişiyoruz" diyen zevat günlerini gün ediyor!

Ölen ölüyor,

Dadaloğlu'nun dizelerindeki gibi;

"Kalan sağlar bizimdir" deniliyor.

Anlayacağınız hayat hep aynı nakarat sürüp gidiyor!

***

Bunları biraz sonra sizinle paylaşacaklarımı iyi anlayasınız diye söylüyorum.

Ana konumuza girmeden önce altını çizerek vurgulamam gereken bir nokta var.

Savcı gibi iddia makamına oturmadan,

Hakim gibi 'suçlu' veya 'suçsuz' diye karar vermek yerine

İddia makamınında, karar merciininde sizler olduğuna dair inancımı yenileyerek

Bugünkü yazımda dilimin döndüğünce kimin "öz", kimin "üvey" olduğunu anlatmaya çalışacağım..

Kararıda sizin vermenizi isteyeceğim..

Dertleşme olarak görmenizini istediğim bu yazımında biraz uzun olacağını söyleyip sabırla okumanızı rica ediyorum sizlerden.

Biliyorum ve inanıyorum ki, dün nerelerdeydik, bügün nerelerde olduğumuzu görecek;

"Yahu biz neden böyle küçük hesaplar yaparak, büyük fırsatları kaçırıyoruz" diyeceksiniz..

***

Bir dönem birlikte aynı çatı altında görev yaptığım Suat Bilsem'le eski günleri yâd etmeden önce, kimlerin "öz", kimlerin "üvey" olduğuna bir türlü karar verememiştim.

Suat abiyle sohbetimiz esnasında o eski günler gözümünün önünden bir film şeridi gibi geçmeden önce, belki bende kanmıştım "üvey evlat" nakaratlarına.

Kimdir bu Suat Bilsem? diyorsanız eğer,

Amatör sporun içinde olan veya ilgi duyan bir yakınınız varsa ona bir sorun kim olduğunu..

Karşılık bulamazsanız eğer, beni arayın kim olduğunu size anlatayım.

Ondan önce sizinle şunu paylaşmam gerek.

Ülkemizi bilmem ama, Balıkesir'de gerçek 'üvey evlat' gibi bakılan, horlanan, dışlanan, ilgi gösterilmeyenlerin kimler olduğunu iyice gördüm.

Onlar, sanki bir anaç ağacın gövdesinden ayrılan dal ve yeşili fersiz yaprak gibiler.

Çaresizler, tükenmişler..

Kendi sırtlarından beslenenlerden

'Üvey evlat' deyişini dillerine dolayıp gününü kurtaranlardan

Ümitlerini yitirmişler.

Dünleriyle övünüyorlar ama, bugünleri gördükleri için kahroluyorlar

Yarınlarının bugünden iyi olmayacağına kanaat getirdiklerinden bitap düşmüş durumdalar.

***

Kim mi bunlar?

Amatör Spor Kulüpleri..

Bir başka adla Gençlik Kulüpleri..

Birazdan adlarını sıralayacağım ve yaşıtlarımın "bende bu kulübün formasını taşımıştım veya mücadelesinde yanında yeralmıştım" diyeceği gençlik kulüplerinden bazılarının kökü Güven Ege ve Doğan Hilalspor'un birleşmesiyle kurulan Balıkesirspor Kulübü'nün doğuşuna dayanıyor.

Karesi PD, Başak, Ateş, Vicdaniye, Esnaf, Demir, Ceylan, Anafartalar, Altay, Çimento, Birlik, Kızpınarı, Bağlar ve PTT, Seka, DSİ, Maliye gibi müessese kulüpleri.

Hatta bunların birçoğu salon sporlarında da faaliyet gösteriyordu.

Adlarını şu anda hatırlayamadığım birçok gençlik kulübü daha var.

Bu yazdıklarım sadece merkez ilçedeki, yani kent merkezindeki gençlik kulüpleriydi.

Amaçları neydi biliyor musunuz?

Gençlik çağındaki evlatlarımızın kişisel, toplumsal yönden iyi ahlaklı, dengeli bir kişilik sahibi, yapıcı, yaratıcı ve üretken olarak yetişmelerini sağlamak.

Enerjilerini spor yaparak atmalarına katkıda bulunmak, kötü alışkanlıklardan uzak tutarak toplumsal rol üstlenme ve sorumluluk kavramlarının gelişmesinde etkin rol oynamak.

Kıssadan hisse;

Gençlerimizi topluma yararlı bir fert olarak kazandırmak..

***

Siz yetişkin olanlara, biraz önce o adlarını saydığım kulüplerin varlığını bilenlere bir soru sormak istiyorum.

O gençlik kulüplerinden bugün kaç tanesi faaliyette?

Bilenimiz var mı acaba?

Yerel gazetelerin spor sayfalarına gözatıyorsanız eğer;

Ben diyorum BİR, siz deyin İKİ'sinin adını okuyorsunuz.

Diğerleri ne oldu biliyor musunuz?

Gerçek "ÜVEY EVLAT" gibi gördükleri için, KAYBOLUP gittiler!

Var olanlarıysa ölüm döşeğinde can çekişiyor!

Ya Suat Bilsem gibi kendini amatör spora feda etmiş isimlerin sayesinde ayakta durmaya çalışıyor, ya da devletinin varlığına inanan ve bir gün o babalığını yapacağına ilişkin ümidini yitirmeyen cefakârların omuzlarında son nefesini alıp veriyor!

Peki, o kulüplerde spor yapan gençlere ne oldu dersiniz?

Sakarya, Gündoğan, Gümüşçeşme, Vicdaniye, Maltepe, Toygar'a gidin bakın, kendi gözlerinizle görün!

Yetmiyor mu?

Çaresizlikten, ilgisizlikten ve horlanmaktan yakınan o çocuk yaştaki gençler

Ya bazı çevrelerin tuzaklarına düşüp 'tetikçi' oluyor, ya da yarınlardan umutlarını kesip birer 'isyankar' olarak karşımıza çıkıyor!

Tüm bu gerçekleri gözardı edip, resmi rakamlara baktığınızda

Balıkesir, ülkenin en fazla lisanslı sporcu ve spor kulübünün olduğu illerin başında gibi görünüyor.

Gelin görün ki, son yıllarda Türk sporuna kazandırdığı (en azından bizim bildiğimiz) tek bir isim yok..

***

İşte bu noktada iddia makamı olarak gördüğüm sizlere,

Karar mercii olarak bildiğim siz etkili ve yetkili mercilere

Şunu sormak istiyorum

Biraz önce adını saydığım birçok kulüp vardı.

Ve bildiğim kadarıyla bu kulüplerin ana gövdesi olan bir yapı var.

Adı da Amatör Spor Kulüpleri Fedarasyonu..

Kuruluş felsefesi, amacı, görevi amatör spor kulüplerine kol-kanaat germek.

Kısa ve öz deyimle; sahip çıkmak..

Buna karşın

Neden, birer birer yok olup gitmelerine göz yumuyor?

Neden, niçin sahip çıkmıyor?

Neden kapılarına kilit vurulmasına göz yumuyor?

Neden liglerden çekilmesini içine sindirebiliyor?

Bir dönem plakası gibi 10 numara kulüplerin bulunduğu, basketbolden futboluna kadar her alanda 10 mumara adından sözettiren Balıkesir'in gençlik spor kulüplerine Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu (ASKF) neden ilgisiz, duyarsız kalıyor, horlanmalarına ve "üvey evlat" muamelesi görmelerine SESSİZ kalıyor?

Koskoca ASKF, Alihikmatpaşa Tesisleri'ne bir ambulans, bir doktor görevlendirilmemesi noktasında 'çaresiz' kalıyorsa, amatör gençlik kulüplerine "ÜVEY EVLAT" denilmez de ne denir?

Federasyon ünvanına sahip bir kuruluş temsil ettiği camianın sağlıklı spor yapmasını sağlayacak zemini hazırlayamıyorsa, sporcusuna lisans çıkarmak için kendisinden istenen bedeli bulmak için bankadan kredi çeken amatör spor kulübü yöneticilerine "ÜVEY EVLAT" denilmez de ne denir acaba?

***

Ve 'neden', 'niçin' dedirtecek sorulara devam ediyorum.

Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'nün, bu gençlik kulüplerinin yaşaması ve gençlik kulüplerindeki gençlerin spor yapması için ne gibi katkısı vardır?

Alihikmetpaşa spor tesisleri, Kurtdereli spor salonu ve Atatürk stadından bu kulüpleri nasıl yararlandırmaktadır?

Adı Gençlik Merkezi olan tesislerin kapıları gençlik kulüplerine açılıyor mu?

Balıkesir'in yetiştirdiği çok sayıda teknik adam olduğu söyleniyor.

Bunların birde Türkiye Futbol Adamları Derneği (TÜFAD) adı altında örgütü var.

Balıkesirli teknik adamlara görev verilmediğinden yakınanların başında bu yazıyı kaleme alana kadar gelenlerden biriyde bendim.

Şimdi onlara soruyorum:

Birbirinizin kuyusunu kazmaktan başka ne yaptınız?

Hangi sporcuyu Türk futboluna kazandırdınız?

Bir sorum da Balıkesirli hakemlere.

Süper Ligde maç yönetmenizden gurur duyuyoruz ama, Balıkesir'in amatör sporuna da neler verdiğinizi merak ediyoruz.

Aytekin'e, İlker'e veya Selçuk'a sözümüz yok.

Sözümüz Hakemler Derneği'ne.

Siz bugüne kadar amatör spor yapan gençleri ve onları yetiştirmeye çalışan teknik adamlara çağrı yapıp hangi semineri verdiniz?

Yoksa genç takım maçlarına namzet hakemleri atayarak sizlerinde gölgesinden beslendiği o ağacın filizlerini yeşertmeme yolunu mu benimsediniz?

Bakın bu sorulara onlarcası eklenebilir.

Dedim ya karar mercii ben değilim.

İddia makamı da, kalemi kıracakta sizlerseniz.

Gerçek "üvey evlat" kim?

Karar sizin..

***

Not:

"Neden yerel yönetim bu serzenişte yok" dediğinizi işitir gibiyim..

Merak etmeyin.

Yerel yönetimin görevlerinden biri de; kentte yaşayanlar için semt spor sahaları yapmaktır.

Peki ne yaptılar?

Varsa yoksa, Belediyespor!

Belediye kimdir, Belediyespor kimdir?

Nereden nasıl beslenirler?

Baştan söyleyeyim.. İhtisas alanımdır!

Gelecek yazıda buluşmak üzere demeden önce;

Söyleyeyim;

"ÜVEY EVLAT" muamelesi görüyorsak eğer,

KABAHATİN EN BÜYÜĞÜ SENİN!

Haydi kalın sağlıcakla..