Türkiye literatürde olmayan çok garip döviz kuru endeksli bir ekonomik kaos yaşadı ve çok derin bir krizin kenarından döndü. Alınan tedbirlerin bir süre döviz kurundaki sert oynamaları önleyeceği söylenebilir. O kaosun nereden kaynaklandığı ve nedenleri üzerine bu köşede yazılarımız oldu.
Döviz kuru endeksli hızla yaşanan hayat pahalılığı özellikle sabit gelirli kesimleri zor durumda bıraktı. Buna karşı asgari ücret artışları, emekli ve kamu kesimi artışları ile telafi edilmeye çalışılan sabit gelirli kesime yönelik tedbirler bir nebze merhem olsa da daha tam çözüme kavuştuğu ifade edilemez.
Döviz kuru endeksli ekonomik kaosun etkileri her alanda kendini gösteriyor. Diğer taraftan dünyada özellikle enerji ve gıda endeksli maliyetler birçok ülkeyi olduğu gibi bizi de ciddi etkiliyor.
Aslında Türkiye içerde döviz kuru endeksli bir kaosla birlikte diğer taraftan da global bir enerji ve gıda fiyatları kaynaklı krizin etkisinde. İkisi birleşince bütün toplumu etkileyen ciddi bir kriz dönemi yaşıyoruz.
Bu krizlerin üstüne bir de 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçim atmosferine giren Türkiye’nin gerçekten geçtiği sürecin önemi ortadadır. Böyle süreçlerde siyasi iktidarların yaşananlara karşı alacağı tedbirler ve alacağı kararlar geleceğini belirler. Bugünlerde iktidarın bir taraftan hayat pahalılığının telafisi için aldığı tedbirler diğer taraftan enerji başta olmak üzere girdi maliyetlerinin karşılanması için izlenen politikalar çok dikkatli ve çok yönlü stratejileri gerektirmektedir.
İktidarı uyarmakta fayda var, yaşananlara karşı masa başından kalkmamış, yıllarını kamusal gözlükle geçirmiş, reel dünyadan haberi olmayan bürokrasinin önerdiği çözüm yolları ile hareket etmemelidir.
Şunu çok net söylemekte yarar vardır. Asgari ücret konusunda toplumu rahatlatan kararlar alınmıştır. Adı üstünde asgari ücrettir. Buna karşılık özellikle işçi ve bağ-kur emeklilerinin maaşları konusunda normal şartlarda yüksek gibi görünecek artış bir taraftan hayat pahalılığı diğer taraftan asgari ücrete karşı ciddi bir handikap oluşturmuştur. Bugün işçi ve bağ-kur emeklilerinin büyük kısmının maaşları asgari ücretin çok üzerindeyken şimdi asgari ücretin altına düşmüştür.
Bildiğim kadarı ile özellikle işçi emeklisi maaş bağlanma oranları asgari ücrete göre belirlenir. Fakat emekli maaşlarının artış oranları neden asgari ücret artış oranlarına göre yapılmaz? Aklı evvel bürokratın insafına ve alıştığı yöntemlere kalan kararlar toplumsal vicdanları dengelemekten uzak kalacaktır. Yoksa lütuf diye takdim edilen tedbirler ve kararlar tam tersi etki oluşturmaktadır.
Diğer taraftan uyarmakta fayda var. Özellikle elektrik ve doğalgaz faturaları konusunda telafi edilmesi mümkün olmayan toplumsal bir tepkiye hazır olun. Kademeli fiyat uygulaması her ne kadar kulağa hoş gelse de üzerinde çok fazla çalışılmamış, etkileri analiz edilmemiş bir karar gibi gözüküyor.
İktidarın elektrik ve doğalgaz faturalarında bürokrasinin sahadan habersiz, sadece kâğıt üstünden yaptığı incelemelerle hazırlamış olduğu bir öneriyi uygulamayla karşı karşıyayız.
Her ne kadar enerji tasarrufu bahanesi perdesi arkasına saklansa da ilk işaretlerini görmeye başladığımız kademeli tarifeli faturaların acısı önümüzdeki günlerde çıkacaktır.
Çok acil elektrik ve doğalgaz faturalarında kademeler tekrar belirlenmelidir. Benzeri bir uygulama yaz aylarında Büyükşehir Belediyeleri kırsal kesim su faturalarında yaşanmış doğan tepkiler sonucunda birçok belediye geri adım atmak zorunda kalmıştır.
Aynı durum elektrik ve doğalgaz faturalarında yaşanacaktır. Vatandaş ödemesi imkânsız faturalarla karşı karşıya kalacaktır. Bu konuda çözüm üretilmemesi halinde ciddi toplumsal tepkiler sürpriz olmaz.
Bir taraftan emekli maaşları diğer taraftan kademeli faturalar konusunda iktidarın yeni düzenlemeler yapması kaçınılmazdır. Etki analizleri yapılmadan uygulamaya konulan bu kararların faturası siyasi olarak kademe kademe ağır olacağını şimdiden söyleyelim.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…