Ramazan ayındayız…
Bu kutlu ayın sağanak sağanak huzur, bereket ve ihsan ayı olduğunu idrak edenlere ne mutlu. Ramazan ayının şetareti zaten bu güzel insanların gönlünden kopan Halil İbrahim bereketiyle değil midir?
Bir de bu ayın mağfiret ikliminden bir yağmur tanesi kadar feyiz almayan, almak istemeyen bir güruh var. Ne huzur bilirler ne susmayı bilirler ne de düşünmeyi…
Tefekkür ve tezekkür vadisinden payına bir nebze düşmemiş bu kimseler akşamdan sabaha fitne fücur peşinde koşup, ortalığı bulandırarak "acaba bugün kimin canını yaksak, kimin izzetinefsiyle oynasak!" kabilinden fiiller içinde bu mübarek ayın ahengini bozmaya çalışıyorlar…
Başkasının ayıp ve kusurlarını araştırmak, ortaya dökmek için eski defterleri hiç üşenmeden, karıştırıyor, karıştırıyorlar… Kusur ve ayıpları örtmede gece gibi olan bir neslin ahfadı bu çirkin fiili ne vakit öğrendi?
Sosyal medya denilen kirli gayya kuyusundan bulanık suları çekenler ve bu sularda boğulanlar! Bu mecra bu ülkeye geldikten beri bu güruh iyice zıvanadan çıktı.
Bu ülkede sosyal medya geldikten sonra en çok gelişen “Linç kültürü” oldu!
Elin adamı savaş meydanlarında yapamadığını sosyal medyasıyla yaptı. Herkesin eline birer telefon tutuşturup, "siz de gazetecisiniz, siz de yazarsınız" dendi! Hayatında iki kitap okumamış insanlar hemen her mecrada çifter çifter sahte hesaplar açarak akıllarına ne geldiyse yazmaya, kime kin ve haset duydularsa hakaret etmeye başladılar! Bu kin ve nefretten vatan, bayrak, din, ahlak, fazilet, iman, toplum, değerler, irfan… Hemen her şey nasibini aldı. Sadece bu mu? Dolandırıcılık, tehdit, fuhuş, terör, uyuşturucu gibi suçlar da burada organize edilmeye başlandı…
Hasılı sosyal medya bizim ülkemizde şeytanlaştırıldı!
Bu milletin yüzyılların imbiğinden süzerek getirdiği değerler manzumesi birkaç trolün karanlık bilinçaltına bırakılmayacak kadar değerli ve önemlidir. Bu millet, ölmüş kimselere sevsin sevmesin, “Allah taksiratını affetsin” diyen bir millet iken bugün içimizden cenaze namazında bile ölülere hakaret eden insanların çıktığına tanık oluyoruz…
Ve bu kültür ne yazık ki yine sosyal medya marifetiyle hayatımıza girmiştir! Bu mecra aileyi vurdu, çocuklarımızı vurdu, insanların şeref ve haysiyetlerini vurdu, değerlerimizi vurdu! Boşanmalar çığ gibi ve çoğunluğu sosyal medya kaynaklı. İnsanlar artık doğru dürüst okumuyor, kısa mesajlarla, 280 karakterle bilgi sahibi olduğunu düşünüyor. Tefekkür dünyamız çöküyor...
İşte tam bu sırada MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, TBMM’ye sosyal medya platformları ile ilgili oldukça önemli bir kanun teklifi sundu. Milletvekili Öztürk yaptığı yazılı açıklamada, 2018 yılında yapılan bir araştırmada sosyal medyada sahte hesaplara en fazla maruz kalan ülkenin yüzde 49’la Türkiye olduğunu belirtti.
Sayın Öztürk’e Türk milleti adına teşekkür ediyorum ve MHP’yi kutluyorum. Uzun zamandır yüreği burkularak kafa yorduğum bu büyük soruna neşter vuracak bu adım, hiç şüphesiz dev bir adımdır. Ve büyük bir alkışı hak ediyor.
Bu teklife göre, sosyal platformlardan hesap açmak için Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası istenecek. Dolayısıyla Sosyal ağ sağlayıcıları, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasıyla eşleştirilmeyen hiçbir hesabı bulunduramayacak, sahte hesap kullandıramayacak. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla geçerli Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasıyla eşleşmeyen tüm hesaplar kapatılacak.
Evet, Türkiye acilen sosyal medya sorununu çözmelidir.
Ve gerekirse tümünü kapatmak seçeneğini de gözden geçirmelidir.
Zira çok da lazım değil!