Maalesef kentte böylesine bir alışkanlık oluşmadı, oluşturulamadı.
Belki kabahatin en büyüğü biz medya sektöründeki isimlerin.
Ya halkın beklentilerine karşılık verebilecek yayın organları yok bu kentte, ya da bu kent insanı yerel gazeteyi ‘küçük’ görüyor!
Bir başka anlatımla “Yahu kaç kişi okuyor ki, ne yazarsanız yazın” diye düşünülerek yerel medyayı ‘küçümsüyor’ da denilebilir.
Bir başka anlatımla “Yahu kaç kişi okuyor ki, ne yazarsanız yazın” diye düşünülerek yerel medyayı ‘küçümsüyor’ da denilebilir.
Böyle düşünenlerin varlığını bildiğim için söylüyorum bunu.
En küçük haber veya yorumda bile en büyük yakınmayı da bu düşünce sahiplerinden işittiğimi hatırlatayım.
Kim ne düşünürse düşünsün bu kentin gazeteleri bu kente lâyık gazetelerdir.
Okuyan kendini bulur, görür sayfalarında.
En küçük haber veya yorumda bile en büyük yakınmayı da bu düşünce sahiplerinden işittiğimi hatırlatayım.
Kim ne düşünürse düşünsün bu kentin gazeteleri bu kente lâyık gazetelerdir.
Okuyan kendini bulur, görür sayfalarında.
Hem bir düşünün bakalım, o çok yapraklı ‘ulusal’ dediğiniz gazetelerde görebiliyor musunuz kentinizi ve kendinizi?
Ne zaman, nasıl görürsünüz biliyor musunuz? Ya bir cinayetle, veyahutta bir olumsuzlukla..
Başka şekilde gören varsa buyursun gelsin, alnını öpeyim onun..
Başka şekilde gören varsa buyursun gelsin, alnını öpeyim onun..
Kamu kurum ve kuruluşlarının amirlerine, müdürlerine “yerel gazeteleri okuyun, abone olun” diye çağrı yapan ‘sıradışı vali’ Yılmaz Arslan’a teşekkürlerimizle..
