MEDYA’daki kirlilikten bizler de dahil herkes yakınıyor.
Özellikle "sihirli cam" dediğimiz tv'lerdeki programlardan.
Yakınmakta halkı vatandaş.
Kumandayı elinize alın, zap üzerine zap yapın.
Size birşeyler verebilecek veya eşinizle çocuğunuzla seyredebileceğiniz programı yakalamakta zorlana-caksanız.
Hızla kirlenen ve değişen dünyada bunun öncülüğünün "sihirli cam"dan yapıldığını üzülerek söylemek isteriz.
Eleştirdiğinizde "ne yapalım, arz-talep meselesi" der geçerler.
Türk toplumunun örf ve adetleriymiş..
Ahlâk yapısıymış..
Manevi değerleriymiş..
Umurlarında bile değildir o zümrenin.
Tek hedefleri vardır;
Marka ve meta toplumu yaratma.
Kültürel yozlaşma..
O gücü elinde bulunduranları iyi tanır, kimlere hizmet ettiklerini de iyi biliriz.
***
Biliyorsunuz Kurtuluş Savaşı Anadolu topraklarından başlamış.
Öncülüğünü yapan illerden biri de Balıkesir.
Alaca Mescid'de toplanan 41 Bayrak Adam, işgale karşı silahlı direniş kararı alarak ilk kıvılcımı çaktığı meşaleyi yakmış.
Hatta o tarihi toplantıda bazıları "İngiliz mandasına mı girelim", yoksa "Amerikan mandasına mı girelim" diye öneriler getirirken
Susurluklu Leblebici Raşit Efendi, dayanamayıp şöyle çıkışmış;
"Düşman İzmir'e çıkmış, bunu protesto edelim, diyorsunuz.
Manda, manda diyorsunuz. Manda istiyorsanız Susurluk'ta çok.
Bırakın böyle boş lafları; düşmanı geri döndürecek kuvvet namlunun ucundadır."
İşte bu sözler herkesi kendine getirmiş ve "Ya İstiklal, ya Ölüm" denilerek yurdumuz işgal kuvvetlerinden temizlenmiş.
O karanlık dönemlerde Balıkesir Basını da etkin rol oynamış.
Bodrumlarda o günün koşullarında zar-zor basılan iki yaprak gazeteler, yumurta sepetlerinin, buğday çuvallarının içerisinde Balıkesir yanında Bergama'dan Soma'ya kadar birçok yerde dağıtılarak halkın bilinçlenmesine öncülük etmiş.
Peki o basınla bugünkü basını kıyaslayabilir misiniz?
Kimilerinin "ulusal" gazete, "ulusal" televizyon diye andıkları anlı-şanlı medya kuruluşlarının yayınları, görüntüleri kusura bakılmasın ama, "manda"cılık değilde nedir acaba?
***
Gelecek adına karamsar mıyım?
Asla..
Bu ülkede hâlâ dimdik duran Anadolu Basını var.
Balıkesir Karesi Televizyonu'nun ödül törenini izlerken medyadaki kirlenmişliğin Anadolu medyası sayesinde temizleneceğine olan inancımı tazeledim.
Toplumun değer yargılarını hiçe saçmayan, sorumlu yayıncılık anlayışı ilkelerini ön planda tutanın, içinde yaşanılan toplumun kültürüne, yaşam biçimine, geleneklerine, örf ve adetlerine sahip çıkanın ve bu değerlerine değer katanın yine Anadolu Basını olduğuna birkez daha tanık oldum.
Salih Tozan Kültür ve Sanat Merkezi'ndeki "Okullar Yarışıyor" programının finali ve ödül töreni sorumlu televizyonculuk ve gazeteciliğin Anadolu'da yapıldığının kanıtıydı bana göre..
***
Hiç seyrettiniz mi bilemiyorum "Okullar Yarışıyor" programını Karesi TV'den.
Ben bu programın bağımlısı haline geldim diyebilirim.
Bilgilerimi tazelememe katkı sağlayan program sayesinde, çocuklarım da genel kültürlerini geliştirirken yaşadıkları coğrafyanın sosyo-kültürel ve ekonomik değerleri yanında geçmişini öğrenmeye çalıştı.
Toplumu aydınlatma, bilgilendirme böyle olmalı.
Kamu adına görev yaptıklarını savunduğumuz gazetecilik ve televizyonculuk böyle yapılmalı.
Sözün özü; kendilerini dev aynasında görenlerin kirlettiği, kültürel yozlaştırmaya ve manevi değerlerimizi yok etmeye çalıştığı günümüzde Anadolu meydasının tıpkı Kurtuluş Savaşı'ndaki gibi aydınlatma görevini yerine getirdiğini ve bunun aleni örneğinin ise Balıkesir'deki Karesi TV olduğunu söylemek istiyoruz.
Karesi Televizyonu'nun genel müdürü sevgili Deniz Özbay başta olmak üzere "Okullar Yarışıyor" projesinin mimarı Erden Balıbek hocayla KRT'cileri kutluyorum.
Teşekkürler Karesi..