nsanoğlunun özellikle ömrünün son yılları hep keşkelerle doludur. Keşke yapmasaydım, keşke demeseydim, keşke onlara uymasaydım, keşke onlarla birlik olmasaydım gibi. Ahir ömründe keşkelerin girdabında perişan olmuş ve adeta tövbe kapılarının kapandığını görmüşçesine kıvranan pek çok fani görmüşüzdür kısacık ömrümüzde.
Ailevi yaşantımızda ve eş dost çevremizde pişmanlık duyarak keşke sözcüğüyle ifade etmeye çalıştığımız o kadar çok hadise vardır ki, içinde bulunduğumuz günümüze zerre kadar etkisi ve faydası olmaz. İnsanoğlu geçmiş dönemlerinde ve bilhassa gençlik yıllarında övünerek ve etrafına meydan okuyarak sarf ettiği pek çok sözü ve yaptığı fiiliyatı ahir ömründe utanarak, sıkılarak hatırlar ve keşke keşke diye diye ahir ömrünü tamamlar.!
Ömrümüzün son demlerini keşke demeseydim, keşke onlarla birlik olmasaydım, keşke onlara koltuk çıkmasaydım, keşke biraz olsun tarihten ibret alabilseydim demeden geçirmek istiyorsak maziden ibret almalı ve bu gün sarf ettiğimiz sözlere, durduğumuz yere ve bu bugün koltuk değneği olduğumuz kişi ve topluluklara bakarak geleceğimizi şimdiden şekillendirmeliyiz.
Yakın tarihimiz bu tür pişmanlık ifade eden keşke’lerle doludur. Ulu Hakan Abdülhamit Han’ın tahttan indirilmesine ve dünya Müslümanlarının hamisiz bırakılmasına sebep olan hain kalkışmada başroldeki gayri Müslim çetelere sözcülük ve öncülük ederek yalan ve iftiralarla dolu hal fetvasını kaleme alan Büyük İslam müfessiri(!) Elmalılı Hamdi Yazır’ı hatırlamamak ve unutmak mümkün mü?
İslam halifesi Abdülhamit han’ı tahtından indirmek için yalan ve iftiralarla dolu hal fetvasını kaleme alan ve fetva emirini türlü şaklabanlıklarla ikna edip imzalattıran ve Osmanlı meclisinde bizzat okuyarak kabul ettiren büyük alimin son pişmanlığı ve keşke’leri çare oldu mu acaba.!?
Elmalılı Hamdi Yazır, İtthat ve Terakki Çetesine alet olup Ulu Hakan İslâm halifesinin hal fetvasını yazıp okumasının pişmanlığını ahir ömründe ifade ederken: ‘’Hayatımda yaptığım en büyük hata; Sultan Abdülhamit Han’ın halledilme olayına karışmamdır’’ diyor. Devamla; ‘’İslâm Halifesinin Halledilmesine Keşke karışmasaydım, keşke o yalan ve iftira dolu hal fetvasını yazmasaydım, keşke mecliste okumasaydım’’ dedi ama keşkeler fayda etmedi. Sultan Abdülhamit Han hâl edildi ve koskoca Osmanlı cihan Devleti İttihatçı çetelerin gafillik ve beyinsizce hareketleriyle paramparça olup dağıldı.
Elmalılı Hamdi Yazır’ın kaleme alıp okuduğu hal fetvasına Ayan’dan (Senatör) Ermeni Yorgiyadis bile itiraz ediyor; yazıktır, günahtır diye karşı çıkıyor ve fakat halletme yanlısı İttihatçı çeteler ve ne yazık ki, Müslüman Mebuslar tarafından dövülerek susturuluyor.
İttihatçı çetelerin oyuncağı olan ve ömrünün sonuna kadar nedamet göstermeyen ve keşke bile diyemeyen Mehmet Akif’in hayatının sonu malûm.! Abdülhamit Han’ın ekmeğini yiyen verdiği rütbelerle adam yerine geçen onlarca Osmanlı Paşası, şair ve yazar sonunda pişmanlık gösterip keşke keşke diye şiirler ve makaleler kaleme aldılarsa da fayda etmedi.
Koskoca Balkanlar kısa zamanda elimizden çıktı ve Milyonlarca Müslüman ahali, Bulgar ve Yunan çeteler tarafından katledildi. Dağlar taşlar Müslüman kanına boyandı. Peki, soralım şimdi; İslam Halifesi Abdülhamit Hanın tahttan indirilmesinde, bir gecede Selanik şehrine sürülmesinde, İttihatçı çetelere destek olan Elmalılı Hamdi Yazır kadar, Mehmet Akif Ersoy’un ve İttihatçı çetelere ‘’kullanışlı aparat’’ olan Müslüman ve fakat gafil paşaların dahli ve vebali yok mu?
Balkanların elimizden çıkmasında ve Milyonlarca Müslüman’ın prasa gibi doğranılmasında, başta Elmalılı Hamdi Yazır ve Mehmet Akif olmak üzre ittihatçı çetelere destek olan ve çete mensuplarını Hürriyet kahramanı diye göklere çıkaran zamanın Şair mütefekkir yazar ve din adamlarının hiç mi dahli yok? Bunlar vebal altında değiller mi?
Şimdi gelelim günümüze; İslâm Halifesi Sultan Abdülhamit Han’ı yalan ve iftiralarla dolu uyduruk bir fetva ile tahttan indiren, işkence dolu bir sürgüne gönderen, Balkanları Bulgar ve Yunan çetelere peşkeş çekip, Milyonlarca Müslüman’ın pırasa gibi doğranmasına sebep olan İttihatçı çetelerin devamı CHP ye koltuk değneği olmak Saadet Partisini, Karamollaoğlu’nu ve sayıları yüzde 5 veya 6 larla ifade edilen Saadet taraftarı Müslümanları vebal altında bırakmaz mı?
Dünya Müslümanlarının duasını alan, dünya mazlumlarına devamlı yardım göndererek bunların hamisi oluğunu ispatlayan, ‘’dünyanın neresinde bir Müslüman’ın, bir mazlumun ayağına diken batsa, o dikeni çıkarmak bizim görevimizdir’’ diyerek çalışan bir Tayyip Erdoğan’a, yalan ve iftiralarla saldıran CHP ye koltuk değnekliği yapmak ve iftiralarının karşısında sus pus olmak alnı secdeli Saadeti ve Saadet Partilileri vebalden kurtarır mı?
15 Temmuz kanlı darbe girişiminin arkasında olduğunu her fırsatta açıkça ilân eden ABD eski Ulusal Güvenlik danışmanı John Bolton: ‘’İslam âleminin gözbebeği Tayyip Erdoğan’a karşı koyulmaz ve Erdoğan düşürülmezse işler daha da kötüye gidecek. O halde; Türkiye’deki muhalefete yardım etmeliyiz, CHP, İP, Saadet ve HDP nin omurgasını oluşturduğu Millet ittifakına destek olmalıyız’’ diyor.
Ayrıca Amerikan keferesinin Başkanı Joe Biden ‘’geçmişte yaptığımız gibi Türk muhalefetiyle doğrudan iletişimde olup, var olan unsurları destekleyerek Tayyip Erdoğan’ı mağlup etmeleri için Türk muhalefetini (Millet ittifakı) cesaretlendirelim ve Erdoğan’ı mağlup edelim’’ diyor
Alnı secdeli Müslümanlardan oluşan Saadet Partisi ve Saadet Partililer Amerikan keferesinin düşüncelerinden ayrı şeyler mi düşünüyorlar? Müslüman katili Fransa’nın Başkanı Makron ile ABD Başkanı Joe Biden ve Saadet lideri Karamollaoğlu, Tayyip Bey düşmanlığında aynı görüşte değiller mi?
Tayyip Bey seçimlerde kazanır veya kaybeder o ayrı konu. Mühim olan: alnı secdeli ve Müslümanların duasıyla çalışan Tayyip Bey düşmanlığında ABD Başkanı, Fransa Başkanı, İngiltere Başkanı ve Müslüman Saadet Partisi Başkanının ve bir avuç Saadet taraftarının aynı Paralelde buluşmaları ve Müslüman Tayyip düşmanlığında ortak hareket etmekte kararlı olmalıdır.!
Tayyip Beyi devirmek için CHP ile işbirliği yapmaktan bir an olsun geri durmayan ve hatta 6+1 masa figüranlarından bir adım ileride olabilmek için ölümüne gayret sarf eden Saadet Partisini, Temel Bey’i ve Saadetçileri uyarmak her Müslüman’ın görevidir ve bu düşünceyle uyarıyoruz.!
Yanlış yapıyorsunuz, yanlış yoldasınız.! Çünkü çok kısa zaman sonra ‘’keşke keferelerle aynı paralelde olmasaydık, Müslüman Tayyip Bey düşmanlığında, Müslüman düşmanlarına destek olmasaydık’’ diye pişmanlık duyacaksınız.! Ve fakat pişmanlıklarınız, nedamet duymanız ve keşkeler’iniz hiçbir işe yaramayacak ve ancak İslam ve Müslüman düşmanlarıyla ortak hareket etmeniz yanınıza kâr(!) kalacaktır. Çünkü Tayyip Bey düşmanlığınızı ve kefere ile ortak noktada buluşma harekatınızı bilerek ve inatla yapıyorsunuz.!
100 yıllık geçmişi ve bu günü, dinimize, tüm mukaddes değerlerimize düşman bir siyasi örgüte, siyasi bir çeteye Saadet Partisi ve Saadetli arkadaşlar alet oluyorsunuz, kullanışlı bir aparat oluyorsunuz.!
Müslüman Tayyip Bey ve AK Parti düşmanlığında, Müslüman düşmanı keferelerle omuz omuza olduğunuzun halâ farkına varamadınız mı.? Uyanmak için SUR’u bekliyorsanız yanılıyorsunuz.! SUR bu dünyada değil.!!!