Biz demokrat ve adil bir milletiz!
Bu güzel hasletin başkalarının hak ve hürriyetine sınırsız özgürlükler getiren, alabildiğine yaşam hakkı tanıyan kulağa hoş gelen bir tarafı varken öte yandan sık sık ülkenin bekasını tehlikeye sokan, zaman zaman vatan evlatlarının canına mal olan nahoş bir tarafı da var ne yazık ki.
Dün gerçekten çok şaşırdığım bir haber vardı sitemizde… Haber bir gazeteci müsvettesiyle ilgiliydi. Özel Harekâtçılarımızın tekbirlerini sindiremeyince içindeki nefreti kusan bir gazeteci müsvettesi dün sosyal medyadaki profilinde yaşamını ve güvenliğini borçlu olduğu polislerimiz için “Terbiyesizlik bu!” diye içindeki kinini ve nefretini açığa çıkaran bir twit paylaşmıştı...
Resul’ün övgüsünü kazanmıştı,
Düşmanlarımız kahrıyla yanmıştı,
Viyana önlerine dayanmıştı;
Zemin kan kırmızı, ayyıldızı ak,
O mübarek bayrak, işte bu bayrak!
Bu gasteci şeysini kızdıran aslında hem bayrağımıza yapılan yukarıdaki güzelleme hem de ardından getirilen tekbir. Bedeni burada aklı ve ruhu başka coğrafyalarda olan sözde aydın ve yazarlardan başka bir şey beklemiyoruz lakin bu kadarına da artık “yeter” diyoruz…
Kendisinin dini ve milliyeti ne olursa olsun birlikte yaşadığı, havasını soluduğu, güvenliğinden faydalandığı bu ülkenin değerlerini böyle olumsuzlayıp eleştirmesini ve hatta gereksiz görmesini sosyolojik ve psikolojik olarak incelemek gerekir diye düşünmekteyim.
Sizce bu gasteci şeysi, bir başka ülke toprağında yaşasaydı o ülkenin değerlerini böyle hiçe sayacak cesareti bulur muydu? Hadi cesareti buldu o ülke onu böyle rahat kor muydu?
Bir de…
Devlet büyüklerimizin ve birçok aydının belki de farkında olmadan kullandıkları oldukça yanlış bulduğum bir cümle vardır:
“Türkiye bir mozaiktir, farklı renkler ve ahenkler vardır!”
Oysa Rahmetli Nevzat Köseoğlu bunu daha doğru şekliyle tarif eder ve der ki:
“Türkiye bir mozaik değildir, Türkiye bir ebrudur! Mozaik kırılırsa parçalarına ayrılabilir, oysa ebruda renkler tamamen hemhal olmuştur, asla ayrılamaz!
Ne yazık ki mozaik diye diye kendi ellerimizle ayrıştırdığımızın farkında bile değiliz. Her kelimenin başında “Kürd’üyle, Çerkez’iyle, Laz’ıyla …” diye başlayan cümleler asla sağlıklı ifadeler değildir. Külliyen yanlıştır, hatalı bir kullanımdır.
Biz “demokrasi” diye diye ülkenin gerçekten de canına okuduk! Adam ülkenin Cumhurbaşkanına hakaret eder susarız, bayrağa hakaret eder duymayız, her türlü alçaklığı yapar görmeyiz! E pes artık bize… Geçen yüzyılda Abdülhamit Hanın şahsına yönelik yapılan alçaklıklar günümüzde de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a yapılmaktadır. Yani tarihten hala ders çıkarmış değiliz yazık ki!
Rıza Tevfik Bölükbaşı o tipleri ne güzel yerer şiirinde. Bu şiir günümüzdeki hainlere de gitsin derim zira onlara dikilmiş elbise gibi tıpatıp oturuyor:
Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana.
Nerden çıktı bunca veled-i zina?
Yuh olsun bunların ham ervâhına!
Milliyet davası fıska büründü,
Ridâ-yı diyanet yerde süründü,
Türk’ün ruhu zorla âsi göründü,
Hem peygamberine, hem Allah'ına.
Birkaç seneden beri sağdan soldan fırlayan türlü renkteki hainleri gördükçe Osmanlının son yüzyılını hatırlıyorum. Yüzyıllarca beraber yaşayan insanlar tıpkı bu gasteci şeysi gibi böyle efelenmeye, bayrağa, millete yan bakmaya, ihanet etmeye ve yediği kaba etmeye başladılar.
Bunun sebepleri farklı ve girift olabilir lakin tarih boyunca ihanet Türk Milletinin en büyük imtihanı olmuştur. Neredeyse bütün devletlerimiz dışarıdan değil içerideki hainler marifetiyle yıkılmıştır.
Türk Devletleri, tebaasındaki kavimleri hiçbir zaman asimile etme yolunu benimsememişlerdir. Kültür ve medeniyetlerini dayatma, kabul ettirme yoluna da tevessül etmemişlerdir. Türk Milleti yüzyıllarca üç kıtada hüküm sürdüğü halde Türkçe, üç kıtada sadece Türkler tarafından kullanılan bir dildir.
Batılı ülkelerde ise tam tersi bir durum olmuştur. Sadece Cezayir’e, Hindistan’a bir bakınız… Cezayir ağırlıklı olarak Fransızca, Hindistan İngilizce bilir ve konuşur.
Yani… Biz yüz verdikçe sırtımızdan vuruluyoruz milletçe!
Artık herkes yüreği titreyerek kendine dönsün, Çanakkale Ufuklarından, Malazgirt ovasından, İstanbul Surlarından fısıltılar dinlesin. Hâsılı kelam kendine gelsin herkes. Milli Birlik ve Beraberlik Ülküsü dumura uğrarsa şayet bu ülkeyi artık hiç kimse kurtaramaz.
Ve herkes bilsin ki…
Türkiye bir mozaik değildir! Nokta.
Türkiye bir ebrudur!
Twitter@ aybikesinan