''Zamanın kıymetini bilmeyen, zamanla kıymetsiz olur!'' diye güzel bir söz işittim biryerde çok da etkilendim.
Kim tarafından söylenip kayıtlara geçmişse bu söz, hem yerinde, hem kulaklara küpe, hemde akıllara kazınacak nitelikte.
Neden mi?
Ne yaparsak kendimize yapıyoruz.
Değerimizi tavan yaptırmakta, ayaklar altına aldırmakta yine bizlerin ellerinde!
Gün geliyor
Zaman bu zamandır diyerek tek yürek, tek ses oluyor.
Gün geliyor
Hem zamanı, hem dünü, hem de değerlerimizi unutup birbirimizi yiyiyoruz.
Cemiyet olarak bir sloganımız var;
Her zaman, her platformda dile getiriyoruz.
Altını çizerek yine paylaşmam gerek.
Kimse birbirini sevmek zorunda değil.
İçinizde beni sevmeyenler olabilir.
Benimde sevmediklerim olabilir.
Buna herkes saygı duyar.
Ama birşey var ki;
Sözkonusu gazeteciliğin çıkarları ve mesleğimizin geleceği ise;
İşte o zaman hepimiz birbirimizi sevmek, omuz omuza vermek zorundayız.
Çünkü biz gazetecilerin, birbirimize düşmek yerine, birbirini düşünme gibi bir sorumluğumuzun bulunduğuna inanıyoruz.
Ne diyor ünlü şair Can Yücel;
“Zaman su gibi akıp giderken yaşanmış bir hayatımız olmalı. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı..”
Cemiyetimizin 49 yılı şairin dizelerindeki gibi geçti.
İnişler, çıkışlar ve kopuşlar yaşanırken o yaşadığımız günler bize ders konusu oldu
Değerimizi tavan yaptırmakta, ayaklar altına aldırmakta yine bizlerin ellerinde demiştim.
Balıkesir Basınının yaklaşık 130 yıllık bir geçmişi var.
Cemiyetimizin ise 49 yıllık.
Tarih sayfalarında yerini alan sürecin 30 yılını en yakın bilen isimlerden biriyim.
O bizim çocukluk veya gençlik yıllarımızın ustaları rahmetli Münir Yenal, Cahit Albayrak, Cevdet Demiray, Fikri Özakbaş dönemlerini yaşadım.
Ciğerlerini mürekkep kokusu kaplamış rahmetli Ateş Mehmet, Sağır Rafet, Mazhar ve Enver Usta'nın çıraklığını yaptım.
Bugünün üstadları Ekrem Balıbek, M. Reşit Kıpçak'la aynı havayı teneffüs edip, meslek adına verilen uğraşların, "Temiz Basın, Temiz Toplum" kampanyalarının içerisinde yer aldım.
O gün bugün kavgalara tanıklık ettim,
Birinin "AK" dediğine, diğerinin "KARA" demeyi alışkanlık haline getirdiklerini gördüm.
Ortak çıkarlar noktasında 'tek ses, tek yürek' olunduğunu görmek çok az nasip oldu bana geçen süreçte.
Cemiyet çatısı altında da 'birliktelik' sağlanamamıştı geçmişte.
Sessiz-sedasız, 'sen-ben-bizim oğlan' misali genel kurullar yapılmıştı.
'AK'cılar, 'KARA'cılar gibi kutuplaşmalar yaşanırken, 'hasetlik' duyguları ön plana çıkarılarak yeni yeni dernekler kurulmuştu.
'Böl-Parçala-Yönet' anlayışına hizmet edilmişti adeta.
Allah'a şükürler olsun ki, o günler geride kaldı.
Bölünmüşlükler, küskünlükler, kırılganlıklar bitti.
Balıkesir'de gazeteciler, 'tek ses, tek yürek' oldu.
Çatlaklıklar yok değil, var.. Ama onlar da 'deklare' oldu!
Bizler geçmişten dersimizi alarak geleceğe yön verme adına birşeyler yapmanın gayreti içerisindeyiz.
Cemiyet yönetimine talip olurken de;
Başka Balıkesir, başka Gazeteciler Cemiyeti yok!" dedik.
.. ve bir geçmiye bakıyoruz, bir de bugüne;
ARADA DAĞLAR KADAR FARK OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ...
Yeterli midir yaptıklarımız?
Asla..
Daha iyisini, daha güzelini yapabiliriz.
Yapmak zorundayız.
Çünkü, geçmişte sürtüşmelerle, kavgalarla, bencilliklerle ve meslektaşlarımız arasında nifak tohumları ekilerek kaybedilen çok uzun bir zaman var.
Açığı kapatmak ve Balıkesir medya camiasının daha da ilerilerde olması noktasında çok çalışmamız gerektiğinin farkındayız.
Sizlerin ekibimize verdiği destekle, bizlerin sizlere olan hiç eksilmeyen güveniyle yeni dönemimizde de camiamız adına, Balıkesir adına önemli projelere imza atacağımıza inanıyoruz.
Cemiyetimizin kurucularını selamlıyor, hayatta olmayanları rahmete anıyorum.
Son 4 yılını yönettiğimiz Cemiyetimizin geride bıraktığı 49 yılının değerini ve bugünün kıymetini bilerek, zamanla kıymetsiz olmamak için çok çalışmamız gerektiğine olan inancımla 50. YILIMIZ KUTLU OLSUN diyorum.