Başarılı olmuş insanları anlatan kitaplar okuyorum.
İlgimi çekiyor bu tür kitaplar.
Gerçekten de anlatılan öykülerde alınacak dersler, güzel nasihatler oluyor.
Ama ben her başarı öyküsü okuduğumda kafam karışıyor.
Nasıl mı?
Şimdi bir başarı öyküsünde; “Başarı okulda öğrendiklerinizi tez zamanda unutabilmenize bağlı. İstikbal sokaklarda ve piyasalardadır. Bakın Bill Gates’e, üniversite mezunu bile değil” diyor.
Diğer bir başarı öyküsünü okuyorum; “Çok gezen değil çok okuyan bilir. Hayat boyu eğitim şart” tadında nasihatler veriliyor.
Bir öyküde;” Gözünü karart, risk al. Boğulacaksan büyük denizde boğul” mesajı veriliyorken, diğer öyküde;” Acele işe şeytan karışır. Başarı için sabır, ihtiyat ve zaman gerekir” diyor.
Bir başka öyküde; “İnsanlara güvenin onlara inisiyatif verin” diyor.
Diğerinde “Kontrol hep sizde olmalı. En ince ayrıntılarla bile ilgilenin. Gemisini kurtaran kaptandır” mesajı…
Bir öyküde; “Sektöre ilk giren siz olun” denilirken, diğerinde ise “sürüden ayrılanı kurt kapar” mesajı veriliyor.
Bir başkasında; “Hayatınızı planlayın, hedeflerinizden ödün vermeyin” deniliyor.
Diğerinde “Dik olmayın. Yeni şartlara uyum sağlayın, değişin” deniliyor.
Bir diğerinde; “Zirveye çıkmak için en aşağıdan başlayın, merdivenleri teker teker çıkın” denilirken, başka bir öyküde “Gözünüzü en yükseğe dikin, gereksiz işlerle zaman kaybetmeyin” deniliyor.
Hadi çıkın işin içinden.
Şimdi bu öyküleri okuyup da kafanızın karışmaması mümkün mü?
Biz hangi başarı öyküsünü örnek alacağız?
Hangi mesaj bizim başarı için ilkemiz olacak?
İyi de gerçek hayattaki başarı hikâyeleri hiç de böyle anlatıldığı gibi değil.
Gazeteleri okuyorum; “ortağını dolandırarak” zengin olan iş adamlarının hikâyelerini yazıyor…
Televizyonu açıyorum; “sahtekarlık” yaparak kazançlarına kazanç katan şirketler var…
Tencere satma bahanesiyle aldıkları vekâletnameyle, 92 yaşındaki yaşlı kadının evlerine, mallarına, paralarına el koyup “zengin olan” girişimci iş adamları revaçta…
Okuduğum kitaplardaki başarı öykülerinde nedense böyle öyküler hiç anlatılmıyor…
Televizyona çıkıp konuşan başarılı iş adamlarımız, geçmişlerinden hiç bahsetmiyor.
Nasıl başarılı olduğunu anlatan manken kızımızın hayatında hiç yanlış yok.
Okulundan mezun olup hayata atılan bir genç, iş hayatında hiçbir şeyin okuduğu, dinlediği hikâyelerdeki gibi olmadığını gördüğünde sudan çıkmış balık gibi oluyor.
Gençler!
Gelin siz bu başarı öykülerine fazla takılmayın.
Tamam, bu tür kitaplar okuyun, facebook’ta, twiter’da “Bu nasıl zengin olmuş”, “Şu nasıl başarılı olmuş” türü öyküleri birbirinizle paylaşın.
Ama bu öykülerin gazına gelip de kendinizi dolduruşa getirmeyin.
Varamazsınız bir yere…
Siz en iyisi kendi hikâyenizi kendiniz yazın.
Deneyin.
Yanlış yapın.
Bir daha deneyin.
Yine yanlış yapın.
Yanlış yapmaktan korkmayın.
Göreceksiniz ki kendi yanlışınızı yapmak, başkasının doğrusunu körü körüne denemekten her zaman daha öğreticidir…