Olur ya hani, bazen aileler arasında, arkadaşlar arasında tartışmalar yaşanır.

En samimi arkadaşlar…

En iyi dostlar…

Kardeşler… Eşler…

Konuşmazlar birbirleriyle…

Sebep, yanlış anlaşılan bir küçük sözdür, bir ters bakıştır; bir selamın verilmemesi, bir lafın dinlenmemesidir.

Yani incir çekirdeğini dolduracak bir durum yoktur ortada…

Ama sonucu bazen yıllar sürecek tatsız gelişmelere yol açar.

Şimdi yazacaklarım yakın çevremde yaşananlar.

Abi-kardeş…

Küçük kardeş, bir kızı seviyor ve abisi evliliklerine onay vermediği için onlar da kaçıp evleniyorlar.

Bir süre sonra güzel mi güzel bir bebekleri oluyor.

Âşıklar heyecanlı, sevinçli, mutlu ama hep bir şeylerin eksikliğini hissediyorlar.

Mutluluklarını abisiyle de paylaşmadan, o eksikliği tamamlayamayacaklarını biliyorlar.

Bir iki barışma girişimi, gönderilen haberler, aracılar başarısız oluyor.

Her iki tarafta üzgün aslında ama gurur, barışmak için bir adım atmalarını engelliyor…

Huzursuz, mutsuz, öfkeli günler, sıkıntılı aylar başlıyor…

Ve araya “bayram” giriyor.

Kalkıp gidiyorlar bayram vesilesiyle abilerinin ellerini öpmeye…

Barışıyorlar…

Dayı-yeğen…

Bir sohbet anında söylenen bir söz, farklı şekilde algılanıyor…

Buz gibi bir hava esiyor aralarında birden.

Birlikte ortak işler de yapan bu iki akraba, yanlış algılanan bir söz yüzünden işlerini ayırmaya kadar gidiyorlar…

Selamı sabahı kesiyorlar.

Barıştırma girişimleri fayda etmiyor, bazen ailece aynı ortamda olsalar da laf atmıyorlar birbirlerine…

Huzursuz, mutsuz, öfkeli günler, sıkıntılı aylar başlıyor…

Ve araya “bayram” giriyor.

Bayramlaşma için gittikleri bir akraba ziyaretinde karşılaşıyorlar, sarılıyorlar…

Barışıyorlar…

İki arkadaş…

Kahvede okey oynarken -neden taşlıyorsun- diye başlayan tartışma, bir anda büyüyor ve iki samimi arkadaş neredeyse kavga edecek duruma geliyorlar.

Sinirli anda birbirlerine söyledikleri sözler yüzünden uzun süre konuşmuyorlar…

Eşleri gidip gelmeyi kesiyor, çocukları birbirleriyle oynamıyor…

Huzursuz, mutsuz, öfkeli günler, sıkıntılı aylar başlıyor…

Ve araya “bayram” giriyor.

Yolda karşılaşıyorlar, tokalaşıyorlar…

Barışıyorlar…

İşte bu yüzden güzeldir her bayram…

Küsler barıştığı için…

Dargınlıklar sona ediği için…

Bir ömür boyu sürebilecek mutsuzluklar

Bir ömür boyu sürebilecek huzursuzluklar

Böyle bayramlarda sona erdiği için güzeldir.

Bayramlar bu yüzden güzel, bayramlar böyle güzel…