Irk ayrımcılığı yapılan bazı ülkelerde özellikle siyah derili insanlarla ilgili hoş olmayan nlamlar içeren yazılar olduğunu biliyoruz.

Mesela lokantalarında veya parklarında şöyle levhalar vardır; “Zenciler ve köpekler giremez.”

Bu insanları derilerinin rengi yüzünden aşağılayarak kendilerini yücelttiklerini düşünürler…

Demokrasiden, insan haklarından dem vuran bu ülkelerde hala aynı anlayış artarak devam ediyor.

Bir keresinde, Almanya’dan izine gelen bir arkadaşım bulunduğu şehirde bazı kafelere Türkleri almadıklarından bahsetmişti.

Bizde de bazı camilerimizin duvarlarında, “Cami bahçesine Seyyar satıcılar ve dilenciler giremez” yazılı levhalar var.

Nedense bu yazıyı her okuduğumda aklıma ırk ayrımcılığı yapan o ülkeler geliyor.

Seyyar satıcılar ile dilenciler…

Biri kendi çapında ticaret yapan bir girişimci; toplamış birkaç parça eşya satacak evine ekmek götürecek.

Diğeri kendince nedenleri yüzünden başka bir kazanç yolu bulamayıp el açmış bir muhtaç.

Belki duygu sömürüsü yapıyorlar ama ya bizler ne yapıyoruz.

Duvarlara yazılar yazıp, öyle bir hakkımız olmamasına rağmen rahmet bahçelerine sokmuyor, çevremizde bulunmalarına bile tahammül edemiyoruz.

Oysa bizim dinimiz, ırkçılığa da ayrımcılığa da karşı…

Öyleyse nedir bu seyyar satıcılar ile dilencilere toplumumuzun olumsuz bakış açısı?

Onlar da bu toplumun bireyi değiller mi?

Onların da duyguları, gururları, evlerinde çocukları, bakacak bir aileleri yok mu?

Neden dışlıyoruz bu insanları?

Neden ayrımcılık yapıyoruz?

Nedir bu üstünlük taslamak?

Yoksa o insanları anlayıp dinlemek, yaralarını bir parça olsun sarmak, bize zor geldiği için mi kestirip atıyoruz, sokmuyoruz onları yanımıza?

Dinimiz seyyar satıcıları ve dilencileri kovun, mescitlere sokmayın mı diyor?

Dinimizi öğrenmek için camiye gelen küçücük çocukların, cami duvarındaki o yazıyı okuduklarında acaba ilk öğrendikleri şeyin, seyyar satıcılar ve dilencilerin cami bahçelerine sokulmaması gereken insanlar oldukları olmayacak mı?

Ya içlerinden birisinin babası seyyar satıcıysa?

Bunu ona nasıl anlatacağız?

Tamam.

Dinimizde dilenciler genellikle yerilmiştir ama hiçbir zaman toplumdan da dışlanmamıştır.

Kuranı Kerim Duha süresinde, 93/10 “İsteyeni sakın azarlama” der…

Mallarında dilenci ve mahrum olanlar için bir hak vardır.” (Zariyat, 51/19) ayetiyle de Yüce Allah, böylelerine yardım etmeyi gücü yetenlere bir borç haline getirmiştir.

Elbette değerli hocalarımızın bu konu hakkında yorumları vardır. Doğrusu ben bunu merak ediyorum.

Her şeye rağmen toplum olarak bizlerin görevi, dilenci ve seyyar satıcıları cami bahçelerinden kovalamak, onlardan rahatsızlık duymak değil; Ramazan ayını yaşadığımız bu mübarek günlerde daha duyarlı olup, onların dertlerini dinlemek, bir parça olsun yaralarını sarmak olmalıdır…