Ne kadar küçük şeyleri kendimize dert ediyormuşuz…
Biraz kilo aldığımızda bizden mutsuzu yoktur.
Eskiyen beyaz eşyalarımızı değiştiremediğimizde…
Cep telefonumuz arızalandığında…
Saçlarımız döküldüğünde…
Bu gibi durumlarda dertlenir, kara kara düşünürüz…
Oysa depremde yıkılan binaların, beton yığınlarının, tonlarca demirin altından yakınlarının canlı veya cansız bedenlerinin çıkartılmasını bekleyenleri görünce, bizim dertlerimizin ne kadar küçük sorunlar olduğunu, bunların yaşamımızı alt üst etmesine nasıl izin verdiğimize inanamıyorum.
Bir buz gibi havada enkazın karşında yaktıkları ateşle ısınmaya çalışıp yakınlarını umutla bekleyenlere bakıyorum, bir de kendimize…
Derdimiz de dert miymiş bizim...
Şu dünyada dert ettiğimiz şeyler var ya…
Hiçbirinin o moloz yığınlarındaki kum tanesi kadar bile değeri yok aslında…
Boğazımda kocaman bir yumruyla izliyorum haberleri…
Arama kurtarma ekiplerinin bir hayat kurtarmak için zor şartlar altında nasıl mücadele ettiklerini, günler sonra kurtarılan bir hayatı gördükçe gözümden yaşlar geliyor.
Deprem bölgesine giderek yardım eden, hayat kurtarmak için kendi hayatını tehlikeye atan kim varsa takdir ve saygıyla yaklaşılması gerektiğine inanıyorum.
Ayrıca…
Depremde evlerini kaybedenlere evlerini açanlar da sadece depremzedelere değil tüm topluma umut ve ilham veriyor.
Boşta duran evini depremzede bir aileye vermek için Bodrum’dan yola çıkıp Susurluk’a gelen ve daha yoldayken beni arayıp ne yapılması gerektiğini soran değerli arkadaşım Şenol Eryürek’e…
15 kişilik bir aileyi evine yerleştiren Karapürçek Mahallesi Muhtarı Hüseyin Amucaoğlu’na…
Sosyal medyadan takip edebildiğim kadarıyla, büyük bir özveri ve dayanışma örneği sergileyerek evlerinin kapılarını açan;
Ceyda ve Adnan Şeren’e…
Hayrettin ve Burcu Kıral’a…
Şükrü ve Nesrin Gür’e…
Ve isimlerini öğrenemediğim diğer ailelere can-ı gönülden teşekkür ediyorum.
Depremzedelere karşı gösterdikleri hassasiyet ve insanlık duygusu için Susurluklular olarak minnettarız.
Sizlerin davranışları;
Depremzedelere yardım etmek için hepimizin bir şeyler yapabileceğini ifade ediyor.
Yardıma muhtaç insanlara yardım etmenin ne kadar önemli olduğu konusunda farkındalık yaratıyor.
Böyle zamanlarda birbirimize destek olarak zorlukların üstesinden gelebileceğimizi gösteriyor.
Şehirler sadece kat kat binalardan ibaret değil…
Şehri şehir yapan binaları değil…
Şehri şehir yapan yaşanmışlıkları…
Anıları…
Ruhu…
Sesi…
Kokusu…
Tadı…
İnsanları…
Binaları yıkılsa da o şehirler sonsuza dek ayakta duracak…