Nitelikli insan gücüne sahip olmalıyız” diyoruz.

Peki nitelikli insanları nereden bulacağız

Gerçekçi olalım; Susurluk’ta iş sahaları sınırlı.

Fabrikalar yok.

Sanayi yok.

Çalışacak iş yerleri yok.

Yabancı dil bilen, teknolojiden anlayan gençler çalışmak, yerleşmek için başka şehirlere gidiyor haliyle.

Şehir ekonomisine katkı sağlayacak, ekonominin çarklarını döndürecek gençler Susurluk’tan ayrılıyor.

Nüfus oranına göre son 10 yılda Susurluk’tan nüfusun %12’si, sadece iş aramak için başka şehirlere göç etmiş.

Bunu ben değil, TUİK verileri söylüyor.

Peki çare ne?

-Fabrika kurmak, iş sahaları açmak- dediğinizi duyar gibiyim.

Hayır!

Çare ekonomik atılımları konuşmak değil.

Çare “harekete” geçmek.

Bu şehrin var olan potansiyelini harekete geçirmek…

Bir başka deyişle, uzun süredir yattığımız kış uykusundan uyanmak.

Aklıma gelmişken şu hikâyeyi anlatayım;

Küçük ayı yavrusunun yürüme konusunda kafası biraz karışmış.

Annesine sordu;

Önce ne yapmam lazım? Sağ ayağımla mı başlamalıyım, yoksa sol ayağımla mı? Yoksa her iki ön ayağım ve sonra iki arka ayağımla mı? Yoksa sağ taraftaki iki ayağım ve sol taraftaki iki ayağımla mı?

Anne ayı cevap verdi;

Konuşmayı bırak ve yürümeye başla.”

Harekete geçmek…

İşin sırrı burada.

Harekete geçmeden hiçbir şey olmaz.

Bütün işler, düşünmeyi, konuşmayı bir yana bırakıp, yapmaya başlayınca ilerler.

Harekete geçip başarısızlığa uğramak, hiçbir şey yapmadan yerinde saymaktan daha iyidir.

İnsanlar, güdüleri nedeniyle bıçak kemiğe dayanmadan harekete geçmiyor ve bazen de bıçak kemiğe dayandığı zaman harekete geçecek halleri kalmıyor.

Ticaret Borsamız…

Ticaret Odamız…

Esnaf Odamız…

Meslek Odalarımız…

İş adamlarımız…

Ekonomik hayatın içinde olup, bu şehrin ekonomisine yön verenler…

Harekete geçmek için daha ne bekliyorsunuz?

Bıçağın kemiğe dayanmasını mı?...