ALLAH sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır.
Niye kederlenirsin?

Böyle diyor Mevlana..

Her bir sözü, deyişi ayrı bir anlam taşıyan Hazreti Mevlana 'niye kederlenirsin' dese de insanız sonuçta.

Hakim olamıyoruz zaman zaman kendimize.

Gördükleriniz, yaşadıklarımız karşısında duygularımıza yenik düşebiliyoruz. 

Kantarın topuzunu kaçırdığımız anlar olmuyor değil zaman zaman. 

Ben ki, hayatta en büyük acının sabır olduğunu en iyi bilen,

Yaşadığımız dünyanın bir sınav sahnesi olduğunu ve imtihana tabi tutulduğumuzun idrakine erişmiş olmama rağmen kederlenmiyor değilim. 

Öyle anlar oluyor ki, öyle uygulamalarla karşılaşıyorum ki, öyle bakışlar görüyorum ki, öyle art niyetli yaklaşımlara maruz kalıyorum ki..

Tasalanmamak, üzülmemek için ne kadar direnç göstersemde yine de başarılı olamıyorum. 

İnsanlar neden bu kadar acımasız olabiliyor diye düşünüyor, 'Hiç mi Allah korkusu yok bu kullarının içinde' sorusunu sorup beynime cevabını vermesi için hükmediyorum, ama yine de nasıl bir adalettir diye mükedder oluyorum. 

Biliyorum ki, böyle davranarak en büyük cezayı kendi kendime veriyorum..

Ne yapayım haksızlığa uğradığımda veya bir başkası benim şahit olduğum yerde aynı durumla karşı karşıya kaldığında ve terazinin topuzu kaçırıldığında hem yüreğime karşı koyamıyor, beynime hükmede-miyorum. 

Bir insana iftira atmak çok mu kolay dersiniz bu imtihan sahnesinde. 

Evet kolay! diyeninizin sayısı çok fazla biliyorum. 

Hak ve halk adına görev verilen, ölçüyü ve tartıyı kaçırmaması gerekenlerce iftiranın atılmasını görmek, yaşamak, bilmek mükedder ediyor insanı..

Bende kaçırıyorsam zaman zaman terazinin topuzunu Yaradan'ın affetsin. 

Kederlenip tasalanırken böylesine ben, 'Ölçü ve Tartıyı Tam Yapmak' konusunun işlendiği hutbe yetişti imdadıma. İncirli Camii'ndeki Cuma namazında dinlerken hutbeyi dün,  Mevlana'nın "Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır.Niye kederlenirsin?" deyişi aklıma geldi hemen. İnanın müthiş bir huzur buldum, bizleri kederlendirenleri de yaratanın Yaradan olduğu inancıyla sevdim.
***
Bandırma Müftüsü Cahit Çetin kaleme almıştı dinlediğimiz hutbeyi.
Paylaşmak istiyorum sizinle. İşte bana huzur veren o hutbe..
ÖLÇÜ VE TARTIYI 
TAM YAPMAK
Hayatımızın her anında İslam dininin etkileri bulunur. Güzel bir mümin olmak için Müslüman’a sadece İslam’ın beş şartını yap diyemeyiz. Bunlarla kalmayıp bu ibadetlerin kattığı güzellik ve takva bilinciyle sosyal hayatta Allah'a (c.c) ve kullara olan sorumluluğunu bilip ve ona göre yaşamalısın demeliyiz. 
İslamiyetin getirdiği düzen ve huzur içinde yaşamamız için, Allah’ın koyduğu alanlardan birisi de alışveriş yani ticaret hayatıdır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır: “Ölçüyü tastamam yapın, (insanların hakkını) eksik verenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.” 
Yüce Allah(c.c) her zaman dosdoğru yaşamasını istediği kuluna ticarette de dürüst olmasını, hile yapmamasını emreder. 
Ölçü ve tartının tam olması istenir. Zira kul hakkını yemek, yeryüzünde bozgunculuğa fırsat vermek anlamına gelir. 
Allah bütün evreni ve içindeki dünyayı bir düzen ve denge içinde yaratmıştır. Her varlığa adaletle muamele etmiş, yaşaması için gerekli nimetleri vermiştir. 
Rabbimiz şaşmaz bir hesapla ve hassas bir dengeyle yaratıp hizmetimize sunduğu kâinata karşılık, bizden de aynı hassasiyette davranışlar beklemektedir. 
Bizim de terazimizin şaşmamasını istemektedir. 
Özünde, sözünde, işinde, alışverişinde dosdoğru kullar olmamızı istemektedir.  
Rahman suresindeki ayetler de kâinattaki dengenin bizim işlerimizde ve ilişkilerimizde gözettiğimiz denge ve adaletle yakından alakalı olduğunu anlatır.
 “ Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir. Bitkiler ve ağaçlar secde ederler. Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu.  Sakın dengeyi bozmayın. Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın”
Hile, aldatma, ölçü ve tartıda haksızlık yapma güven ortamını yok edip toplumu huzursuzluğa sevk ettiği gibi Allah’ın(c.c) da gazabını celbeder. Haram kazançtan elde edilen malda bereket olmayacağı gibi, bu kazançtan yapılan harcamalar da hayır ve iyilik sayılmaz. 
Hile ile iş yapıp insanların hakkını gasp edenler, ellerindeki malı yitirdikleri gibi, ahirette de hüsrana uğrarlar. 
Bunun aksine güvenilir insanlar da Sevgili Peygamberimizin(s.a.v) şu hadisiyle müjdelenmiştir:
“Doğru sözlü ve güvenilir tüccar ahirette peygamberlerle, sıddıklar ve şehitlerle beraber bulunacaktır.” 
Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline! 
Onlar, insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman ölçüyü tam yaparlar; kendileri onlara bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik yaparlar. 
Peygamberimizin(s.a.v) ikazına  kulak verelim: “Bizi aldatan bizden değildir." 
Ölçüde hile yapıp, kar elde ettiğimizi zannederiz. 
Lakin Ahirette karşımıza zarar olarak çıkacaktır.
Kendimize çeki düzen verelim. 
Hayırlı Müslüman olalım.
***
Hazreti Mevlana’nın bir sözüyle başladığımız yazımızı yine büyük üstadın, biz, siz, hepimizin kulaklarına küpe olması ve yaşamımızın her anında hatırlamamız gereken şu sözleriyle bitirelim: 
“ Kötü bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde,
bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde sakın pes etme, çünkü işte orası gidişatın değişeceği yer ve zamandır..”
***
Gökten elmalar düştü, ticarette tartının ayarını, hak ve halk adına görev üstlenipte ölçüyü kaçıranların başına.