Hangi kanalı açsam; patlayan bombalar, cansız bedenler, çocukların çığlıkları…

Hangi gazeteyi okusam; savaş, terör, şiddet, vahşet haberleri…

Acımasızca…

Vicdansızca…

Vahşice…

Orta Doğu’da, Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da…

Gazze’de,

Ukrayna’da…

Suriye’de…

Yemen’de…

Sudan’da…

Darfur’da…

Yıllardır bitmeyen bir işkence gibi…

Her yerde çocuklar ölüyor.

İnsanlık ölüyor.

Şiddetin vatanı, milliyeti, dini yok.

Vahşetin sınırı yok.

Var olan tek şey; yeni bir düzen kurmak.

Devletlerin yıkılması, yeni devletlerin kurulması için…

Varlıklarını zorla kabul ettirmek için…

Ekonomik kaynakları ele geçirmek için…

Birileri savaşla, terörle, tankıyla tüfeğiyle kendi düzenini zorla kabul ettirmeye çalışıyor.

Yaşananlara duyarsız kalamazsınız.

-Başka bir ülkede yaşanan savaşlar bizi ilgilendirmez- diyerek deve kuşları gibi kafanızı kuma gömemezsiniz.

Çünkü hangi ülkede, hangi topraklarda olursa olsun,

Sıkılan her bir kurşun,

Patlayan her bir bomba,

İnsanlar arasındaki ilişkileri, barışı, huzuru, refahı hedef alıyor.

Mesela dün “komşu” dediğimiz Suriyelilere bugün “yabancı” olarak bakıyoruz.

Yabancı yarın hasıma, hasımlık düşmanlığa dönüşür.

Savaşla, terörle yapılmak istenen bu işte; insanlar birbirinden uzaklaşsın.

Hristiyanlar Müslümanlara, Müslümanlar Hristiyanlara yabancı; dinler birbirine düşman olsun.

Olsun ki ülke sınırlarını, insanlık sınırlarını silahlarıyla kendi belirledikleri şekilde yeniden çizsinler.

Bu şekilde toplum düzeninde bir gedik açılırsa,

Eğer bir yerde çözülme başlatırlarsa arkasının çorap söküğü gibi geleceğini biliyorlar.

Bugün yaşanan ve artık günlük hayatımızın bir parçası haline gelmeye başlayan felaketlerin Orta Çağ döneminden hiçbir farkı yok.

Kuşatmaları, işgalleri, savaşları bugün de gayet normal bir olaymış gibi konuşabiliyoruz.

Aradan bin beş yüz yıl geçmiş.

Yine şehirler, kuşatılıyor, kasabalar işgal ediliyor.

Yine ülkeler savaşlarla bölünüyor.

Yine insanlar topraklarını terk ediyor, istenmeyen göçlere zorlanıyor.

Kılıcın yerini füzelerin almasından başka değişen hiçbir şey yok hayatımızda.

Teknolojiyi ilerletmiş, medeniyetleri yükseltmiş olsak da geçmişten ders çıkarıp, birlik ve barış içinde ilerlemekte hala başarısızız.

Belki de gerçek ilerlemenin,

Kalplerde, zihinlerde gerçekleşmesi gerekiyor…