Tarihi gerçeklerden bağımsız olaylara bakarsanız yaşananları çözmek imkânsızdır. Hele uluslar arası ilişkilerde sıradan hiçbir olayı göremezsiniz. Uluslar arası ilişkilerin tarihi geçmişleri mutlaka vardır.
Bugünlerde ABD-Türkiye ilişkilerinde basit bir olay olarak görülen Rahip Brunson’ın tutuklanmasına uzun süre anlam verilemedi. Öyle ya bir din adamı. Kendini inancına adamış. Kendi halinde masum görünümlü.
Fakat basit bir rahip dediğimiz isim üzerinden iki ülke arasında kıyametler kopuyor. Dışarıdan bakan ABD’nin kendi vatandaşına sahip çıkma algısı sanıyor. Oysa ülkeler diğer devletler içindeki faaliyetleri masum gerekçelere bağlı sivil görünümlü gerçekleştirir.
Bu açıdan belki de dünyada en büyük operasyonlar Osmanlı topraklarında gerçekleşti. Osmanlının zayıflamaya başladığı, kendini toparlamak üzere arayışlara başlaması sonrası batının her türlü oyununa açık hale geldi. Yenileşme, batılılaşma algısı batının Osmanlı İmparatorluğu üzerinde ki faaliyetlerinin yolunu açtı. Bu çerçeve de Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere’nin Osmanlı toprakları üzerindeki nüfuz yarışına neden oldu.
Osmanlının 1453’te İstanbul’u fethi sonrası Avrupa’nın doğu kapısının kapanması Batı’ya yeni yollar yeni ticari alanlar aramasına neden oldu. Fatih Sultan Mehmet’in Osmanlının teknolojik atılımını gerçekleştirmek üzere Avrupa da bulunan teknik elemanları transfer girişimi batıyı ayrıca telaşlandırmış teknik elemanları Osmanlı’ya kaptırmamanın telaşı ile yaptığı çalışmalar başarıya ulaşmış. İlk sanayi devriminin İngiltere’de gerçekleşmesine neden olmuştur. İstanbul’un Fethi ile Avrupa için kapanan doğu kapısı sonrası Papalığın organizasyonu ile 1490’da gerçekleşen toplantılarda alınan kararlar yenidünyalara açılımı beraberinde getirdi. Yenidünyaları keşif Avrupa’nın gelişmesini ve güçlenmesini sağladı. Buna karşılık Osmanlının zayıflaması üzerine burada da etkilerini artırdı. Özellikle İngiltere’nin İslam âlemi üzerinde yeni keşiflerle oluşturduğu nüfuz alanı Osmanlı topraklarındaki faaliyetlerinin de hızlanmasına neden oldu. Hindistan üzerindeki faaliyetleri.
İngiltere 1490 da ki Papalığın çizdiği strateji sonrası dünyanın değişik ülkelerinde farklı yapılanmaya gitti. Bu çerçevede İngiltere’nin dünyanın değişik bölgelerine aileler gönderdiği ve yerleştirdiği bilinir. Bu ailelerin irtibatı ve oluşturduğu etki alanı İngiltere’ye güneş batmayan imparatorluğu hediye etmiştir.
Avrupa bugüne kadar sömürgeleştirdiği bütün ülkelere ellerinde İncil olan rahipler ve rahibelerle girmiştir. Afrikalıların her şeyi özetleyen sözü vardır; “Avrupalılar geldiğinde onların ellerinde İnciller vardı. Bizim ellerimizde topraklarımız vardı. Sonra bir uyandık ki bizim ellerimiz onların İncilleri, onların ellerinde bizim topraklarımız”.
Bugün ABD ile yaşadığımız Rahip Brunson gerçeğini daha iyi anlamak için tarihi geçmişin bilinmesi adına kısada olsa yukarıdaki bilgiler öncelikle bilinmelidir. ABD Osmanlı toprakları üzerinde en kapsamlı organizasyonu 1818’de başlattı. ABD’nin en güçlü Hıristiyanlık yapısı olan Evanjelist Misyonerlik hareketinin Osmanlı topraklarında başladığı yıldır. Evanjelist Misyonerlik faaliyetlerinin başlamasının 200. yılıdır yani. Evanjelist Misyonerlik faaliyetlerinin neleri başardığını görmek için yine kendi kaynaklarına bakmakta yarar vardır.
Bugün Rahip Brunson olayını tam manası ile anlamak için Osmanlı toprakların da ki Evanjelist Misyonerlik faaliyetlerinin çok iyi bilinmesi gerekir. O faaliyetlerin nasıl gerçekleştiği bilinmedikçe anlamak imkânsızdır. Rahip Brunson’ın mahkeme tutanaklarına yansıyan ifadeleri ve iddianameye bakıldığında görülen tek gerçek vardır. Rahip Brunson’ın günümüzün Evanjelist Misyonerlik faaliyetlerinin en etkin temsilcisi olduğudur. Bu gerçeği basit bir misyonerlik hareketi olarak görmeyin. Bu hareketin Osmanlı toprakların da açtığı bine yakın koleji binlerce öğrencisi vardır. Tıpkı FETÖ hareketinin daha güçlü halini andırır.
“Türkiye’de Gündoğumu” adında bir kitap vardır. 2010 yılında Türkçe olarak basılmıştır. Kitabın yazarı James L. Barton’dur. Kitabın üst başlığı “Amerikan Misyonerler Heyeti’nin Anıları” adını taşıyor. Yazar yıllarca Rahip Brunson gibi Osmanlı topraklarında faaliyette bulunmuş. Meşhur Elazığ Harput Amerikan kolejinin müdürlüğünü ve bu Heyetin İstanbul temsilciliğini de yapmış. Bu kitabı 1908 yılında kaleme almış. Yunanistan ve Bulgaristan’ın bağımsızlık hareketinde ABD okullarından mezun olanların etkinliğini 90. Yılında misyonerlik faaliyetlerinin başarısı arasında sayıyor. En önemlisi ise Ermeniler üzerindeki faaliyetleri. Bugün ısıtılıp ısıtılıp Türkiye’nin önüne konulan Ermeni iddialarının dayandığı tek kaynak bu kitabın yazarının ortaya koyduğu belgelerdir. Osmanlıdan Ermenileri ayrıştıran isim bu isimdir.
Öyle görülüyor ki Rahip Brunson’ın ifadeleri ve iddianameden çıkan sonuçlara göre en önemli görevi Kürtlerin Türkiye’den ayrıştırmadır. İfadelerde ve iddianame de dikkatimi çekmedi. Fakat araştırılırsa görülecektir ki Rahip Brunson’ın bağlı bulunduğu yer Boston’daki bu Misyonerlik Heyeti’dir. Bu yapı ABD Dışişleri ile direk irtibatlıdır. Sözünü ettiğim James L. Barton’in biyografisi incelenecek olursa Lozan’da ABD’yi temsil ettiği ve misyonerlik faaliyetleri sonrası 1920’lerden sonra ABD Dışişlerinde çalıştığı görülecektir.
Bu nedenle ABD Başkanı Trump’un feryadı ve tehditlerinin arkasında yatan gerçek budur. Bugün Rahip Brunson’ın önemini anlamak istiyorsanız James L. Barton’in 1908’de yazdığı “Türkiye’de Gündoğumu” kitabını mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Kalın sağlıcakla…