Kâmil Yoldaş…
Anadolu Üniversitesi Sağlık Yönetimi mezunu.
Balıkesir’de bir kamu kurumunda memur olarak çalışıyor.
Engelli olarak dünyaya geldi.
Spina Bifida… yani Omurilik Felci…
Geçenlerde YouTube’da Balıkesir Büyükşehir Belediyesi TV’sine verdiği bir röportajı izledim Kâmil Kardeşimin.
Öyle şeyler anlatıyordu ki…
Mesela şöyle diyordu;
“…Aile desteği çok önemli. Toplumdan önce aile…’-Ya ben ne günah işledim de çocuğum engelli oldu; -Biz kimin bedduasını aldık da çocuğumuz engelli oldu; -A, bak engelli; -Sen eğer anneni üzersen sen de böyle olursun…’
Böyle demeyi bıraksınlar bir defa.
Birçok engelli arkadaşımız çalışıyor, özel sektörde olsun, kamuda olsun.
Amcam görüyor beni hacı amcam, oğlum al şu bir lirayı…
Sadaka kültürü.
Kapınıza bir engelli geliyorsa arkadaş vermeyin.
Sadakadan ziyade, istihdam.
Beş lira sadaka vermektense çalıştığının karşılığını verin.
Kendim de dahil engelli arkadaşlara ekonomik özgürlükten yanayım.
Pozitif ayrımcılıktan ziyade, ben fırsat eşitliği diyorum.”
Sohbetini arada esprilerle de süslüyor Kâmil…
“Engelliler sempozyumundayız. Burada dedim zabıta araçları, resmi araçlar park ediyor. Biz buradan iniş çıkış yapamıyoruz.
Başkanım orada mikrofonu aldı. Sayın zabıta müdürüm, duyuyor musunuz, dedi.
Duyuyorum efendim, dedi.
Ertesi gün oradan geçiyorum. Baktım aynı yere çelik dubalar yapılmaya başlanmış. Güvenlik görevlisi arkadaş var, dedim arkadaşa ya burada arabalar vardı, ne oldu dedim.
-Abi sorma dedi ya, Yücel Başkana birisi şikâyet etmiş. Başkanımız dedi bana, hani buraya benim arabam da olsa koydurmayacaksınız. Bak vatandaş şikâyet ediyor, şikâyet var, dedi.
Hani adama da diyemedim şikâyet eden benim:) Baya kızmış çünkü…”
Kâmil’in şu sözleri ise hepimize ders niteliğindeydi;
“…Boş durmayı hiçbir zaman sevmedim. Arkadaş telefona mı bakabiliyorsun, telefona bak. Ateş mi ölçüyorsun, ateşini ölç. Kurumu mu açıyorsun, kurumu aç ya da kapat. Fotokopi mi çekebiliyorsun, al fotokopi çek. Ama bir işe yara. Bir işin ucundan tut. İstihdama katılmak, üretime katılmak, ülkenin geleceğine, kalkınmasına katkı vermek… Arı kovanının içinde kendi kendilerine vızıldanıp dururlar. Halbuki kovanın dışına çıksalar bir hayatı görecekler, bir çiçeğin tadına bakacaklar. Ne bileyim uçmayı öğrenecekler.
Ben derim arkadaş sizin hakkınız var mı, var, gidin hakkınızı arayın.
Hiçbir zaman pes etmedik.
Yaşıyorsak hala bir umut var demektir...”
Kâmil Yoldaş, yaşadığı engellere rağmen hayata bakışıyla, sahip olduğu azim ve kararlılığıyla her birimize, hayatta mücadele etmek için gerekli olanın “bedenimiz” değil, “yüreğimiz” olduğunu anlatıyor aslında…
3 Aralık Dünya Engelliler Günü…
Sosyal medyadan yazarak değil, bir engelli kardeşimizin yüzüne bakarak…
Engelliler gününüzü kutluyorum mesajlarıyla değil, bir engellinin ellerini tutarak...
Engellileri kendinizden uzaklaştırarak değil, engellilerin mutluluğunu paylaşarak…
İçtenlikle, samimiyetle onlara dokunun…
Eğer içinizden gelmiyorsa yazdıklarınızın, yaptıklarınızın hiçbir anlamı olmadığını da unutmayın…