Polonya'da 6000 kişinin de sağlı/sollu tarım arazileri arasındaki aynı sokakta yaşadığı kasaba olduğu öne sürülen  aşağıdaki fotoğraf sosyal medyada elden ele dolaşıyor.

Baktığınızda göze hoş ve akıllıca geliyor.

Polonya Ba

Ülkemizdeki tarım alanlarının niye boş kaldığını ve niçin değerlendirilemediğini bu fotoğrafa bakarak daha iyi anlayabiliriz.

Polonya benzeri bir çok örnek var.

Oralarda insanlar, tarım alanlarını kendi kaderine terk edip, şehir merkezlerindeki lokantalarda bulaşıkçılığa özendirilmemiş.

Hayvanlarını kesime gönderip metropollere kapıcılık yapmaya koşmamış.

Bahçesinde her türlü sebze ve meyvenin bulunduğu villa tarzı evlerini bırakıp, beton yığını ve kapı komşusunun selamı sakındığı apartmanlara yerleşmemiş!

'Bende şehirdeki insanlar gibi sağlık, eğitim ve konforlu yaşam haklarına sahip olayım' diye sigortalı iş için köyünü kasabasını terk etmemiş.

Çünkü adına sosyal denilen devlet o konforu köylünün, kasabalının ayağına götürmüş. 'Onlar üretime devam etsinler, ülkemizin refah seviyesine ulaşmasına katılımda bulunmaya devam etsinler' diye..

Bizim gibi ülkelerde ise, ne hazindir ki köylü, kasabalı üretmesin, şehirlere göç etsin diye her türlü kolaylık sağlandı!

O sebeple köyler, kasabalar hayalet yerlere dönüştü. Tarlalarda ot bitmez, bahçeler meyve vermez hale geldi.

Yetmedi!

Şehir merkezlerine yakın ovalar, önce köylülerden kelepir yollarla alındı. Ardından ali cengiz oyunlarını aratmayan imar planlarıyla yapılaşmaya açıldı. Şehirlerin mezar taşlarına benzeyen çok katlı yapılar dikilmeye başlandı.

Balıkesir örneği vermemiz gerekirse, çok uzaklara gitmemize gerek yok;

Üçpınar ile Ayşebacı ovalarına bakmamz yeterli.

Ondandır iki yakamızın bir araya gelememesi.

Ondandır zenginin daha zengin olması, diğer kesimin kıt kanaat geçinebilmesi.

Ondandır şehirlerin yaşanamaz hale gelmesi..

Bugün bir çok gıda maddesini ithal eder hale gelmemiz ve gün aşırı etiketlerin değişmesi, günümüz siyasetinin uyguladığı politikaların sonucu değildir.

Bu sebeple, mevcut tablonun faturasını sadece bugünkü siyasetçilere çıkarırsak haksızlık etmiş oluruz.

Neden mi?

Hemen söyleyelim;

Ağılımızda yüzlerce keçi / koyun / inek ve

evimizde sütün / tereyağının hası var iken,

Bizlere bedava Amerikan süt tozu ve margarini dağıtılmasıyla başladı her şey.

Ne idüğü belirsiz o süt tozları aklımızı başımızdan aldı!

Köylü Milletin Efendisi” olmaktan çıktı, emperyalizmin ırgatına dönüştürüldü!

Çare, köyleri sağlık, eğitim, ulaşım yönüyle yaşanabilir hale getirmekte,

Çare, kan eksen can bitecek verimlilikteki ülkemiz topraklarını nadasa bırakmamakta.

Çare, insanımızı yeniden üretime katmakta.

Doğru tarım politikaları ve stratejileri, hepimizin geleceği adına hayati derecede önemli.

Selametle.