Hangi fikri savunuyor olursanız olun.
Hangi düşüncenin “doğru” olduğuna inanıyor olursanız olun.
Hiçbiri doğru değil.
Evet, yanlış okumadınız,
Hiçbirinizin düşüncesi doğru değil…
Şaşırdınız mı?
Bir daha söylüyorum.
Ne senin düşüncen ne benim düşüncem ne bir başkasından duyduğunuz düşünce doğru değil.
Çünkü doğru ne senin elinde ne de benim elimde…
Doğru, ileride…
Yapabileceğimiz tek şey ona ulaşmak için ilerlemek, araştırmak, çalışmak olmalı…
Benim böyle düşünmeme sebep olan ise Çek Cumhuriyeti'nin eski Cumhurbaşkanı ve edebiyatçı Vaclav Havel’in bir kitapta okuduğum şu sözüydü:
“Gerçekleri arayana inanın ama onu bulduğunu söyleyenlerden uzak durun…”
Gerçekleri aramak, sürekli bir öğrenme ve keşif yolculuğu…
Ama…
İnternet ortamının sonsuz erişilebilirlik, sınırsız paylaşım olanakları içinde,
Üzerimize yağan bilgi bombardımanının ortasında,
Doğruyu bulmak, gerçekleri ayıklamak her zaman kolay olmuyor.
Bilgileri özellikle saptıran,
Yanıltıcı bir şekilde sunan,
Kişisel çıkarları için kullanan,
Ve bundan menfaat sağlayan pek çok kişi hatta kuruluş var.
Etkili oluyorlar mı, evet oluyorlar…
İnsanların düşüncelerini etkiliyorlar mı, evet etkiliyorlar.
İnsanları yönlendirebiliyorlar mı, evet yönlendiriyorlar.
İnsanları kendi çıkarlarına hizmet etme amacıyla kullanıyorlar mı, evet kullanıyorlar.
Aynı elden çıkmış, tek bir akıldan üretilmiş birbirinin kopyası kalıp düşünceler…
Al ve kullan…
Hani o karikatürde olduğu gibi;
Bir koyun ayağa kalkmış, bağırıyor:
"Artık sürünün bir parçası olmak istemiyorum." (İşte internette ilk okuduğuna inanan biri)
Ardından diğer koyunlar da seslenmeye başlıyor:
"Ben de, ben de, ben de, ben de..."
Hepimizi sürünün bir parçası mıyız?
Değilsek,
Neden birilerinin söylediğini tekrarlamak yerine farklı düşünemiyoruz?
Neden başkalarının gerçekleri yerine kendi gerçeklerimizi aramıyoruz?
Ne diyordu Havel:
“Gerçekleri arayana inanın ama onu bulduğunu söyleyenlerden uzak durun…”