Susurluk’un ve ülkemizin önemli sorunlarından biri de işsizlik.

İş sahalarımız çok fazla değil.

İş bulup çalışanların aldıkları ücretler de malum…

Alım gücümüz dersen ona keza.

Kredi kartları borçlarımız aldı başını gitti.

Asgari miktarını bile ödeyemez haldeyiz.

Bankalardan aldığımız tüketici kredileri ile bir diğer bankanın kredi borcunu ödemeye çalışmaktan şaşırmış durumdayız.

Nüfus Müdürümüz Yalçın Gültekin’in verdiği bilgilere göre;

Susurluk’ta 2022 yılında 83,

2023 yılında ise % 19’luk bir artışla tam 99 aile boşanmış.

Büyük umutlarla, ümitlerle, hayallerle kurulan 99 yuva yıkılmış.

Böyle olduğu halde tatil bölgelerinde bulunan otellerde yer bulmak neredeyse imkânsız.

Lüks restoranlar her defasında tıka basa dolu…

Çünkü gazetelerde, televizyon kanallarında sabahtan akşama kadar yayınlan beş yıldızlı otellerin, lüks restoranların, pahalı arabaların reklâmlarıyla bu hayat özendiriliyor.

Peki, kime bu reklâmlar?

Kim alıyor bunları?

O reklâmların yayınlandığı gazeteyi bile artık kahvede okuyan, televizyonu iş bulamadığı için evinde oturup can sıkıntısından izleyen, taksit hesabı yapmaktan hesap uzmanı kesilen işsiz vatandaşlarımız mı alıyor?

Veya kredi kartını başkalarından para istememek için kullanan, askerdeki oğluna bile kredi kartından para çekip de yollayan vatandaşlarımız mı?

Ya da üniversitedeki çocuğunun eğitim masraflarını nasıl karşılayacaklarından başka bir şey düşünemeyen ve her sene daha da çok ayrılan, boşanan aileler mi?

Siz neyi alacaksınız?

Nasıl alacaksınız?

Öyleyse bu ulaşılmaz hayatı özendiren reklâmlar neden?

Bakın, bu reklâmlar vatandaş alsın diye değil.

Asgari ücretle geçinen Türk insanının bu evleri, arabaları alamayacağını çoğu yabancı olan ve ekonomimizin ciğerini bilen bu şirketler bizden çok daha iyi biliyor.

Burada ki amaç reklâm verip televizyon kanallarını, gazeteleri yani medyayı reklâm paraları ile kontrol altına almak...

İşte görüyoruz, medyayı istedikleri gibi kullanıyorlar.

O yabancı şirketler reklâmlarla kendi ülkemizde kendi ülkelerinin bir çeşit propagandasını yapıyorlar.

Yabancı şirketler, reklâm gelirleriyle yaşayan medyayı kontrol altında tutup kendi ülkelerinin her istediğini basın yayın aracılığıyla ülkemizde yayıyorlar.

Halkı böyle etkiliyorlar.

İstedikleri haberi yapmayan gazeteleri veya televizyonları da reklâm vermemekle tehdit ediyorlar…

Bizim medyamız da yabancılardan aldığı reklâm geliri kısılmasın diye yabancıların her türlü propagandasına alkış tutuyor.

Hele bir alkış tutmasınlar anında reklam gelirleri kesilir.

Sıkıysa yabancıları övme…

Bizler, medyanın bize sunduğu parıltılı bir reklâm âleminde yaşıyoruz.

Reklamlarla bize sunulan şatafatlı hayatların ışıltısında,

Yabancıların ülkemizin zenginliklerini, doğal kaynaklarımızı, değerlerimizi nasıl yağmaladıklarını göremiyoruz…

Ve kredi batağına gömülmüş bir halde…

Reklâmları izlemeye devam ediyoruz…